Jacques Semelin sözleri ve alıntılarını, Jacques Semelin kitap alıntılarını, Jacques Semelin en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çok fazla sayıda tavşan kapalı bir alana konduğunda, tavşanlar kendileri için daha fazla yaşam alanı yaratabilmek için birbirlerini öldürmeye başlarlar.
Örneğin, 1992 yılında Bosna savaşı sırasında tecavüz merkezlerinin olduğunun ortaya çıkması, kimilerini burada kitlesel tecavüzlerin planlandığını ve gerçek bir vahşet siyaseti izlendiğini söylemeye itmiştir. Zamanla bunun abartılı bir ifade olduğu kabul edilmeye başlamıştır. Bosna'nın pek çok bölgesinde, özellikle de Sırplar tarafından ve Müslüman kadınlara tecavüzün teşvik edildiği hatta organize edildiği de bir gerçektir.
1995 yılı Temmuz ayında Srebrenitsa'da, General Mladic'in Bosnalı Sırpları, yaklaşık 8.000 Bosnalı Müslüman'ı (özellikle de erkekleri) öldürdüğünde, Avrupalıları katledenler yine Avrupalılardı.
Böylece herkes devlete tabi hale gelir: Otosansür kaçınılmazdır. Propaganda bakanlığına getirilen Goebbels "Herkes kendi çalgısını çalabilir, yeter ki aynı müziği icra etsinler" der.
Varşova'da. bir atlıkarıncanın yanında,
Güzel bir ilkbahar akşamında.
Hafif bir müzik sesi eşliğinde
Gettolardan gelen silah sesleri
Dingin göğe doğru yükselip
Ezginin içinde yitip gidiyordu.
Rüzgôr yakılan evlerin
Parçalarını savuruyor,
Atlıkarıncaya doğru süzülen
Külleri havada dolanıyordu.
Kızların elbiseleri uçuşuyor.
Ve insanlar mutlu mesut gülüşüyordu,
Bu güzel Varşova pazarında.
- CZESLA W MILOSZ, Campo dei fiori
Alman kanının saflığının koruma isteği, onları 1935 Eylül'ünden itibaren "Alman kanının ve şerefinin korunması" için bir yasa çıkarmaya götürür. Bu, kısa süre içinde Alman Yahudilerin dışlanmasını yasal hale getiren iki önemli kanun metnine dönüşecektir: İlki, Aryanlarla Yahudiler arasındaki evliliği -ve daha genel olarak her tür cinsel ilişkiyi- hapis cezası ile yasaklayan; ikincisi, Yahudilerin 1871 yılında kazanmış oldukları hukuk önünde eşitlik hakkına son veren iki metin.
-Cüretimi bağışlayın ama- Sade'ın, Bataille'ın ve hatta Sofsky'nin hiç bahsetmediği şey, bizzat celladın çektiği acıdır. Bu acı elbette kurbanın çektiği acıdan çok farklıdır. Ve fail hayatını kaybetmeyecektir. Ama yine de celladın gerçekleştirdiği eylemlerin yasak ihlal etme özelliği onlara derin ve uzun erimli bir travma biçimi kazandırmaktadır. Erkek ya da kadınlara tecavüz etmiş, insanların kamını deşip kafasını uçurmuş, ceset parçalamış bir kişi asla eskisi gibi olamaz.
Yaşanan trajedinin tanığı olan o üçüncü kişi rolünü demek ki televizyon oynamıştı. Tüm dünyada televizyon seyircileri üç yıldan uzun bir süre boyunca gündüz gece kentin yüksek bölgelerinde konuşlanmış Sırp tank ve tüfeklerinin gölgesinde yaşayan Saraybosnalılarla eşlik edebilmişti.
"Uluslararası toplum"dan bahsedildiğinde, aslında büyük güçlerin rolünden bahsedilmektedir çünkü güçlüdürler ve daha küçüklere kendi kanunlarım dayatabilir ya da baskı ve zorlamayla, hatta silah zoruyla tehditkar bir devlete haddini bildirmek için birleşebilirler.
Eğer hemen hemen hepsi bu psikolojik ve duygusal kozu (korkular, hınçlar, tatminsizlikler) oynuyorsa, Hitler, kuşkusuz, bu kozu akıllara durgunluk verecek bir ustalıkla oynamayı başarmış tek isimdir.