Çoğu zaman insanın ne olduğu konusunda yanılsak da, kendimizi kendimizden koparamayız, çalışma amacımızı çarpıtabiliriz. Fakat yine de bize yabancı bir dünyaya "nüfuz etmeyi" başarırız, o zaman gözlerimiz açılır.
Üzerine düşünülmemiş bir yaşam, mite ve şiire, kişinin gördüğü şeyler üzerinden yücelten, sarhoş eden, çekici coşkuları olan olaylar üzerinden kendisini idrak ettiği bir hayata sebebiyet verir.
"Bütün yaşananlara rağmen; tecrübelere ve kırılganlıklara, düşüşe, fedakârlıklara rağmen, mücadelenin ortasında, bütün bu sonuçlara bir sebep göstermeden, insan yeniden yüceltilebilir mi?"
"Bütün yaşananlara rağmen; tecrübelere ve kırılganlıklara, düşüşe, fedakârlıklara rağmen, mücadelenin ortasında, bütün bu sonuçlara bir sebep göstermeden, insan yeniden yüceltilebilir mi?"
Hakikati istiyorsak onu sığ yerlerde arayamayız, sıradanlığın, uyumun, sakinliğin etkisi altınaa olmamıza izin veremeyiz. Toplumun günlük hayat içinde yüzünü çevirdiği, huzursuz, uzlaşmaz, gizemli olanın kendimizde büyütmesine izin vermeliyiz.
Filozof bunu [yanılsamaları] sorunsallaştırır ve bunu yaptığı için de baskılanır, ortalığı karıştıran işe yaramaz bir kişi olarak görülür, çünkü felsefe, saf hâliyle kristalize olur olmaz zulme uğramak zorundadır.