Jean Bricmont Sözleri ve Alıntıları
Jean Bricmont sözleri ve alıntılarını, Jean Bricmont kitap alıntılarını, Jean Bricmont en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Toplumda otorite, hayranlık ve korku uyandırdıkça ortaya çıkan danayaksızlıkla bulanıklık tutucu eğilimleri arttırır.
Stanislav Andreski
Toplumda otorite, hayranlık ve korku uyandırdıkça ortaya çıkan dayanaksızlıkla bulanıklık tutucu eğilimleri artırır. Çünkü açık seçik, mantıksal düşünüş bilgi birikimine yol açar (doğa bilimlerinin gelişimi buna en iyi örnektir) ve ilerleyen bilgi er geç geleneksel düzeni yıpratır. Oysa bulanık düşünce kimseyi bir yere götürmez, dünyayı hiç etkilemeksizin sürekli hoş görülebilir..
Epistemolajik Krizde
"Epistemolajik bir bilim düşünülemez, düşünülmesi ilkel ver sersemlik olur. Fakat açık ve temiz bir sistem arayışında bilgi kurmacı bir kez sistem içerisinde ilerlemek için emek vermişse, derhal bilimin düşünsel içeriğini kendi sistemi çevresinde yorumlama ve sistemine uymayan her şeyi reddetme eğilimi gösterir. Diğer yandan bilimcinin de bilgi kurumsal sistematik uğraşını bu denli uzağa götürmeye güçü yetmez... Bu yüzden bilgi kuramcısının gözünden bilimci, ilkesiz bir oportünist olarak görünüyor olsa gerek"
Postmodemistler o kadar mı tehlikeli?
En azından şimdilik doğa bilimleri için kesinlikle hayır. Bugün doğa bilimlerinin asıl sorunu araştırmalar için para bulmaktır. En büyük sorun da parasal desteğin kamu kaynaklarından özel sektöre doğru kayması nedeniyle bilimsel nesnelliğin giderek artan bir tehdit altında olmasıdır. Bunun postmodernizmle hiçbir bir ilgisi yoktur. Ama moda olmuş saçmalıklar ile söz oyunları toplumsal gerçeklerin kesin, eleştirel çözümlemesini yoldan çıkardığında daha çok sosyal bilimler zarar görür. Postmodemizmin başlıca üç olumsuz etkisi vardır: beşeri bilimlere zaman kaybettirmek, gericiliği destekleyen bir kültürel akıl karışıklığı yaratmak, siyası solu zayıflatmak. Bu kitapta örneklerini verdiğimiz postmodern söylem her şeyden önce beşeri bilimler ile sosyal bilimlerin içine düşüp kaybolduğu bir dipsiz kuyu gibidir. Doğal ya da toplumsal dünya üstüne yapılan hiçbir araştırma, hem kavramsal olarak bulanık hem de görgül delillerden tümüyle kopmuş bir tabanda ilerleyemez.
Sayfa 222Kitabı okudu
"Bilimi sahte bilimden ayıran uçurumun sınırsızlığını ancak olay bazında ilerlemeyi göze alanlar bilince çıkabilir."
Peki ama ne iddia ediyoruz? Aşağı yukarı şunu: Lacan, Kristeva, Irigaray, Baudrillard ve Deleuze gibi ünlü entelektüeller sürekli, defalarca bilimsel kavramların ırzına geçmişlerdir.
"örneğin Galileo veya Harvey'in yazıları çok sayıda deneysel kanıt içerir ve bunların hiçbir biçimde yanlış sayılamaz. Şüphesiz yeni bir kurmanın ortaya çıkmasında her zamn iyi ve kötü sebeplerin çetrefilli bir karışımı rol oynar ve bilimciler, deneysel kanıtlar tamamen inandırıcı hale gelmeden önce, yeni paradigmayı benimsemiş olabilirler. "
"Burda örtük olarak karşımızda, tüm verilerimizin (eski ve yeni) üst üste gelmesine karşın, gerçek eğrinin bizim çizdiğimizden çok farklı olduğu kozmik bir gizli komplo olmadığını varsaymak zorundayız. Einstein'dan bir alıntı yaparsak Tanrı'nın belki hemen göze görğnmediğini, ancka kötü niyetli de olmadığını düşünmek durumdayız. "
Biz, bilimin epistemolojisiyle günlük yaşamdaki ussal tutum arasında temel bir fark görmüyoruz: birincisi, ikincisinin genişletilmiş ve arındırılmışından başka bir şey değildir. Günlük yaşamın epistemolojisine uygulandığında göz göre göre yanlış olan herhangi bir bilim felsefesinin -ya da sosyoloji metodolojisinin- özü de ciddi bir biçimde hatalıdır.
Sayfa 107 - İletişim
Sokal'ın amacı (ironi içerir)
"Peki, bunu neden yaptım? İtiraz ediyorum, bendeniz yapısökümün nasıl olup da işçi sınıfına yardımı dokunacağını hiçbir zaman anlayamamış utanmaz bir eski solcuyum. Ve yine safça bendeniz bir dış dünyanın ve bu dünyayla ilgili nesnel doğruların var olduğuna ve işimin bunların bazılarını keşfetmek olduğuna inanan geri kafalı bir bilimciyim."
Sayfa 343 - Alfa Yayınları, Ek BölümlerKitabı okudu
Lucan'ın Psikanalitik Topolojisi
"Bu yazılar ne bilim olarak değerlendirilmelidir, ne felsefe, ne şiir, ne de... Böylece laik gizemcilik [seküler mistizim] olarak adlandırılabilecek bir şeyle karşılaşıyoruz:Gizemcilik, çünkü etki yaratmak istiyor, ancak aklı/nedenselliği muhatap almıyor"
Lucan'ın hipotezleri gözden geçiren Sokal ve arkadaşları "okuyucuya bir şaka yapıyor olabilir" diye başlıyor.Kitabı okudu
Toplumda otorite, hayranlık ve korku uyandırdıkça ortaya çıkan dayanaksızlıkla bulanıklık tutucu eğilimleri artırır. Çünkü açık seçik, mantıksal düşünüş bilgi birikimine yol açar (doğa bilimlerinin gelişimi buna en iyi örnektir) ve ilerleyen bilgi er geç geleneksel düzeni yıpratır. Oysa bulanık düşünce kimseyi bir yere götürmez, dünyayı hiç etkilemeksizin sürekli hoş görülebilir.
Stanislav Andreski, Social Sciences as Sorcery (1972, s.90)
"... Anlaşılmaz hale getirilen söylemleri anlayabilmesi için sanki okurdan birden niteliksel bir sıçrama yapması veya vahiy gelmişçesine bir aydınlanma deneyimi yaşaması gerekir. Yine aklımıza ister istemez çıplak kıralın yeni giysileri geliyor."
" Hiçbir şey de" Tanrı'ya havale edilmiş" değildir, bunlar gelecek nesillere bırakılmış bilimsel problemlerdir."