Kendi doğasını iyi tanımayan Asi Melek, doğasına uygun olarak huzur içinde yaşayan mutlu bir insandan daha zayıftı. İnsan olduğu şey ile yetinirse çok güçlüdür, insanlığın üstüne çıkmak isterse çok zayıftır. Öyleyse, yetilerinizi artırmakla gücünüzü artırdığınızı sanmayın; tersine, gururunuz yetilerinizden daha çok artarsa, gücünüzü azaltırsınız. Küremizin yarıçapını ölçüp, ağının ortasında duran örümcek gibi ortada duralım: Her zaman kendi kendimize yeteriz ve zayıflığımızdan hiç yakınmak zorunda kalmayız, çünkü kendimizi hiç zayıf olarak duyumsamayız.
Uygar insan kölelik içinde doğar, yaşar ve ölür. Doğuşunda bir kundak içinde dirilir; öldüğünde bir tabutun içinde çivilenir; insan şeklini koruduğu sürece, kurumlarımız tarafından zincirlenir.
Her birey yalnız kendi çıkarına uygun yönetim biçiminden başkasını denemediği için iyi yasaların yüklediği sürekli yoksunluklardan elde edeceği yararları kolay kolay göremez.
Yasacı makineyi bulan mühendistir, kralsa onu kurup işleten bir işçiden başka bir şey değildir. Montesquieu der ki: "Toplumların ilk günlerinde cumhuriyetin başları kurumları kurar, sonra da kurumlar başları yetiştirir".
Her türlü adalet Tanrı'dan gelir; adaletin kaynağı yalnız odur. Ama biz adaleti bu kadar yülsekten almasını bilseydik, ne hükümete ihtiyacımız olurdu, ne de yasalara.
Gerçek cesaret sahibi insanlar mı istiyorsunuz, o zaman onları hekimlerin hiç bulunmadığı, hastalıkların sonuçlarının bilinmediği ve ölümün hiç düşünülmediği yerlerde arayın.
İyi yönetilen bir devlette cezalar azdır. Bunun nedeni bağışlamaların çokluğu değil, suçluların azlığıdır: Çökmekte olan bir devlette suçların çokluğu cezasız kalmalarına yol açar.
İlkeye hangi yönden bakarsak, bakalım, hep aynı sonuca vararız: Yani toplum sözleşmesi yurttaşlar arasında öyle bir eşitlik kurar ki, her kes aynı koşullar altında verdiği sözle bağlanır ve her kesin aynı haklardan yararlanması gerekir.
Bizim politika yazarlarımızın yaptığı hokkabazlığın da bundan pek aşağı kalır yeri yok; toplumun bedenini panayır oyunlarına yaraşan o el çabukluğuyla parçaladıktan sonra bu parçaları bilinmez nasıl bir araya getiriyorlar.