Uçuk fikirler acil durumlar içindir. Son çare olarak başvurursun. İşe yararsa kitaplara geçer. Öbür türlü kitaba uymalısın, o da zaten büyük oranda işe yaramış uçuk fikirlerin derlemesinden oluşur.
Değerli arkadaşlarım;
Bildiğiniz üzere İthaki Bilimkurgu Klasikleri Serisi yoluna baş koymuş biriyim. Çoğunlukla özelden mesaj yazan okurlar bu kitaplarla ilgili fikrimi almak istiyor. Her yazan kişiye sonuna kadar bildiklerimi aktarmaya çalışıyorum elbette. Fakat fark ettiğim üzere, genelde listeyi bilmedikleri için kitapları araştıramıyorlar ve
İthaki Bilimkurgu Klasikleri serisinden okuduğum 49. kitap oldu.
"Tanrı'nın Gözündeki Zerre" isimli bu kitabın iki yazarı bulunmaktadır. Yazarlardan Larry Niven, fizik ve bilimsel kurgular üzerinden uzmanlaşmış bir yazardır. Diğer yazar Jerry Pournelle ise, havacılık ve uzay alanında uzmanlaşmış bir bilimkurgu yazarıdır. Bu yazarların
Neuromancer dehşetinden sonra uzun bir süre ‘’bkk’’ (bilimkurgu klasiği) okumam diyordum ta ki forumun etkinlik haberini gördüğüm güne kadar… Kayıp Rıhtım’ın hatırı sayılır üyeleri bilimkurgu okumayı sevdiği için bu etkinlik kaçınılmaz sondu.
Hemen kitaplığıma dönüp baktım ve Tanrı’nın Gözündeki Zerre bana göz kırpıyordu. Elime alır almaz
Tanrı'nın Gözündeki Zerre uzaylılarla ilk temas konulu 700 sayfalık bir bilimkurgu kitabı. Yanlış hatırlamıyorsam serinin ilk kitabı ama hikaye bu ilk kitapla da biraz noktalanıyor gibi. Devam kitapları nasıl acaba diye de düşünmüyor değilim. Çünkü kitap hem doyurucu hem de değildi.
Hikaye, birkaç kez kendi içinde çöküşe uğramış insanlığın en sonunda ışık hızı seyahatini ve bir yıldızın içinde bile olsa gemilerini koruyabilecek kalkanı bulmalarıyla başlar. Hem kendi sorunlarıyla hem de yeni dünyalar arayışında olan insanlık günün birinde kendileri gibi ya da kendilerinden daha zeki bir yaşam biçimiyle karşılaşır. Sizce insanlık tıpkı tanıtım yazısındaki gibi aslında bir aynaya mı bakıyor?
Kitabın içeriği hakkında daha fazla detaya girmek istemiyorum. Okuyup kendi düşüncelerinizle başbaşa kalmanız kitaptan alacağınız keyfi daha da arttıracaktır. TGZ'yi bir uzay operası olarak da çok başarılı buldum. Uzaylılar ve insanlar; bu iki yaşam formunun gelişen olaylar karşısındaki tutumları akla en yatkın biçimde okumak oldukça zevkliydi.