Jimmy Burns, 1953'te Madrid'de dünyaya geldi. Uluslararası üne sahip ''Hand of God'' kitabını yazan gazeteci ve ödüllü bir yazardır. Jimmy İspanyol dili yayın organlarına katkıda bulunur ve kitaplarını İspanyol çevirisinde Jimmy Burns Maranon olarak yayınlar.
Lancashire'daki Cizvit Stonyhurst Koleji'nde O ve A seviyeleri için eğitim almadan önce Londra'daki bir İngiliz okulunda okula gitti. Londra Üniversitesi Kolejinden Latin Amerika ve İber Araştırmaları lisans derecesi ve Londra Latin Amerika Enstitüsü'nden yüksek lisans derecesi aldı.
Nick Hornby, Simon Kuper ve Peter Davies gibi yazarlar ile birlikte, futbol yazarlığının yeni sınırlarını aşarak eleştirmenler tarafından övüldü.
Kutsal bir yükseklikten iniyor gibi değil de, volkanın derinliklerinden yeryüzüne, taç çizgisinin önüne doğru çıkıyor gibiydi, gerçekten de mahşerin bir habercisi gibi görünüyordu. Tribünler, bir anda patlayan havai fişeklerle ve fırlatılan konfetilerle dolmuştu. Bütün stadyum birdenbire öyle bir kükremişti ki, Maradona bir kasırganın ortasında kaldığını düşünmüştü. O kasırganın yüzüne çarptığını hissettigi anda, bir an için yüzü şaşkınlıkla gerilmiş ve tökezlemişti, ancak ondan sonra koşmaya devam edebilmişti.
Kitabı okumaya başlamadan evvel Maradona için "hayranlık duyulacak bir futbolcu ama insani tarafı zayıf" diye düşünüyordum. Kitabı bitirdikten sonra da aynı görüşleri taşıyorum. Hakikaten doğuştan gelen bir futbol kabiliyeti var ama futbol dışı hayatında sorunlu bir adam.. Nitekim Burns de bir peri masalı uydurmak yerine realist bir
1953 yılında Madrid'de dünyaya gelen İspanyol gazeteci ve yazar Jimmy burns tarafından yazılan kitap, Türkiye'de 2021 yılının kasım ayında Türk okuyucusu ile buluştu.
Kitap, Rio Tinto aracılığıyla ilk olarak 1989 yılında huelva ekibiyle birlikte başlayan İspanyol futbol tarihinin, 2010 yılında tarihinde ilk kez dünya kupasının bu
Jimmy Burns tarafından yazılmış, Diego Maradona'nın futbolcu kimliğinin arkasında saklı olanların anlatıldığı bir biyografi. Arjantin'in varoşlarından ticarileşen futbolun en yüksek noktalarına ulaşan bir futbolcunun hikayesi...
Küçük bir çocukken yeteneğiyle herkesi büyüleyen Diego, henüz 17 yaşından gün almamışken, kulübü Argentinos Juniors ile ilk lig maçına çıkıyordu. Diktatörlüğün gölgesinde geçen yıllar içinde Dünya şampiyonu olmayı başaran Arjantin kadrosuna alınamadığı için ağladığında henüz 18 yaşındaydı. Profesyonel olmasıyla ailesinin geçim yükünü sırtlamaya başlayan Diego, etrafında yer alan insanların fazlasıyla etkisinde kalmaya başlayacaktı. Önce İspanya'ya, daha sonra İtalya'ya gidecek ve etrafında insanlardan oluşturduğu surlarını yanında götürecekti. Sakatlanma eğilimi göstermeye başlamasıyla birlikte, bu insanların arasına kendilerini modern tıbbın alternatifi olarak gören kişiler dahil olacaktı. Gece hayatına düşkünlüğü, uyuşturucu alışkanlığı ve yanlış tedavi yöntemleri, Diego'yu kaçınılmaz sona her gün biraz daha yaklaştırıyordu. Kariyeri boyunca çok büyük başarılar kazanmış olsa da, yaşamını daha farklı şekillendirmeyi başarabilseydi, bu kitap çok farklı bir etki bırakabilirdi biz okuyucularda. Yazar kitabın sonunda onu hem çok sevdiğini, hem de ondan nefret ettiğini belirtiyor. Ben ise, Diego'yu sadece sahadaki haliyle hatırlamayı tercih ediyorum.