"Oysa, büyümekle başlıyoruz yaprak dökmeye, en sevdiğimiz elbiseyi çıkartarak, başımızı önümüze eğerek adım atıyoruz hayata. Kader dediğin, kadınlar için yazılmış bir hasetlik defteri. Hevesi kursağında bırakılmışların, başucu eseri."
"Saddam, kimyasal silah kullanmıştı! Halepçe bölgesinde tek bir insan sağ kalmamıştı...
İnsanların, ağızlarından köpükler çıkarak can verdiğini, zehirli kan kusarak öldüklerini, koca bir kentin mezarlığa döndüğünü öğrendik.
'El-Enfal' diyordu üstelik bu katliamının adına. Kuran'ın adını veriyordu caniliğine ve Müslüman dahil bütün dünya sessiz, öylece ölmemizi bekliyordu. Bu duygunun içimizde yarattığı öfkeyi kime kusacağımızı dahi bilmiyorduk. Dağların ortasında ölümden kaçıyor, sesimizi duyuracak birilerini arıyorduk.
Kimse duymadı! Kürtler 1988'in Mart'ında yüzbinlerce insanını toprağa verirken herkes üç maymunu oynadı."
Derve Kürtçe dışarı demek... Hayatın dışı, devlet dışı, aklınıza gelebilecek her şeyin dışı....
7 farklı kadının hayat hikayesini anlatan gazeteci-yazar Jinda abla seçim anketleri için Şırnak'a gider ve seçimdense bu 7 farklı kadının hayat hikayesi daha ilgisini çeker ve verdiği sözü yerine getirmek için bu kitabı yazmış....
15 Ağustos 1984'den
Bu kitapta önce bir spoiler vereceğim. İkinci paragrafta ise düşüncelerimi belirteceğim. Bu kitap yedi nesil Kürt kadınlarının röportaj, anılarından oluşan bir kitap.
Keşke insanları ötekileştirmeden, dili,dini, ırkı fark gözetmeksizin yaşabileceğimiz, o farklı kültürden tat alabileceğimiz bir dünya da yaşasak. Çok mu ütopik bir cümle oldu? Farklılıklar değil midir? İnsanları bu kadar güzelleştiren. İnsanı insan olarak görsek. Onun da etmen kemikten bir bedenin olduğunu unutmasak. Daha özgür daha güzel daha dışarda bırakmadan dışlamadan yaşasak.