Avrupa’nın Mısır’la tanışması her ne kadar yüzeysel bir boyutta kaldıysa da, İskender’in Nil ülkesine ziyareti dünya tarihi açısından oldukça önemlidir. Egemenliği artık Tuna, Sahra ve Fırat üçgenindeki bütün doğu Akdeniz havzasında tanınmaktadır, dahası bin yıl sonra İslamiyet bu topraklarda hüküm sürmeye başlayana kadar da Yunanca konuşan bir iktidarın hakimiyeti etkin bir biçimde hissedilecektir.