Diğer transfer Laudrup ise son derece hareketli bir santrfor olarak görevlendirildi, muhtemelen dünyanın gördüğü Cruyff'a en yakın "şeydi" - gerçi Cruyff hep onun yeterince kavgacı (mücadeleci) olmamasından yakınıyordu: "Michael, Brezilya ya da Arjantin'de fakir bir kenar mahallede doğmuş ve futbol onun için bu fakirlikten kurtulmanın tek yolu olmuş olsaydı, bugün futbol tarihinin gördüğü en büyük dahi olarak anılıyor olurdu. Bu mertebeye erişmek için her türlü yeteneğe sahipti ama onu buraya götürecek olan kenar mahalleli dürtüsünden yoksundu.
Topun ayakla sürüldüğü oyunun hakim olması daha çok ofsayt kuralının öncüsü Altıncı Kural yüzündendi: “Bir oyuncu topa vurduğunda, kendisiyle aynı takımdan biri rakibin gol çizgisine daha yakınsa oyun dışıdır ve oyuna dahil oluncaya kadar ne kendisi topa dokunabilir ne de herhangi bir şekilde başkasının bunu yapmasını engelleyebilir.” Kısacası, paslar ya yanlara ya da geriye doğru olmak zorundaydı; bir İngiliz erkeği doğrudan hedefe hareket etmenin şüphe uyandırıcı biçimde kurnazca ve erkeklik dışı olduğuna inandığından aksi asla kabul edilemezdi.
1938 dünya kupasında Brezilya milli takımının formasını giyen efsane stoper Domingos da Guia "Çocukken futbol oynamaktan korkuyordum, çünkü siyah oyuncuların sahada sırf bir faulden ya da bundan bile daha azından ötürü dayak yediklerini görüyordum."
Futbol oyunculardan ibaret değildir ya da en azından sadece oyunculardan ibaret değildir; şekil ve alandan, oyuncuların zekice görevlendirilmesinden ve şablon içindeki hareketlerden de ibarettir.