Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kadî Abdülcebbâr

Kadî AbdülcebbârTesbitü Delailü'n-Nübüvve yazarı
Yazar
9.0/10
5 Kişi
34
Okunma
10
Beğeni
2.199
Görüntülenme

En Eski Kadî Abdülcebbâr Gönderileri

En Eski Kadî Abdülcebbâr kitaplarını, en eski Kadî Abdülcebbâr sözleri ve alıntılarını, en eski Kadî Abdülcebbâr yazarlarını, en eski Kadî Abdülcebbâr yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Onlar, develerini ve atlarını ayıplayan kimseye bile sessiz kalamazlarken, ilâhlarını, babalarını ve akıl-larını ayıplayan ve dinlerinin sapık olduğunu söyleyen kimseye nasıl sessiz kalsınlar? Resûlullah, onların arasında tek başına bir adam olduğu hâlde Allah onu onlardan korudu.
Muhâcirler ve ensâra bu iftirada bulunan kimse ile Resûlullah’a aynı iftirada bulunan kimse arasında fark yoktur.
Reklam
[ Hicret Kaçış Değil, Düşmanla Uzlaşmayı Reddetmektir!]
Resûlullah (s.a.), bu büyük mülke rağmen insanların en basit hayat yaşayanı idi ve en sert elbiseleri giyerdi. Bunu, kendisinden sonra halifelerinin giydiği onun iki dânîk [dirhemin altıda biri] değerindeki hırkasında, su tasında, yüzüğünde ve ailesinin ve yardımcılarının sahip oldukları her şeyde görebilirsin. Resûlullah, aynî ve nakdî hiçbir şey bırakmadan vefat etti. O, bir saray inşâ ettirmedi. Onun, yeryüzünde dikili bir ağacı yoktur. O, kendisine bir nehir yaptırmadı ve kendisi için bir pınar kazdırmadı. Ailesini ve ashâbını da böyle olmaya teşvik etti.
Sayfa 88 - T. C. Türkiye Yazma Eserler Kurumu BaşkanlığıKitabı yarım bıraktı
Talha, Turan ve diğer çerçöplere reddiye
[189] Resûlullah’ın (s.a.), Mekke’de gerçekleşen âyetlerinden/mucizlerinden biri şudur: Resûlullah (s.a.), onları [ Kureyş’i] bir araya topladığı, onlara öğüt verdiği, kendisine tâbi olmaya ve üzerinde bulundukları babalarının dinlerinden ayrılmaya davet ettiği zaman, onun sözünü reddettiler ve birbirlerine koşarak şöyle dediler: Gidin ve
Reklam
muhteşem
Görüşleri üzerinde en çok ittifak edilen Mu‘tezile âlimidir. Hocası Ebû Abdullah’ın aksine kitaplarında ihtisar, derslerinde bast (genişçe açıklama) metodunu benimsemiştir. Bu metotla yazılmış kitapları o kadar benimsendi ki insanlar, artık eskilerin kitaplarını aramaz ve istinsah etmez oldular. Onun için “Kâdî’nin kitapları öncekileri neshetti” denildi.
.... müşrikler, yahudiler, hıristiyanlar, Farslılar ve Mecûsîler, ona düşmanlık, onu ele geçirme ve öldürme konusunda tek el gibi oldular. Onlar kin, kibir, zor kullanma ve intikam alma hususunda insanların en şiddetlisi idiler. Onlar, develerini ve atlarını ayıplayan kimseye bile sessiz kalamazlarken, ilâhlarını, babalarını ve akıllarını ayıplayan ve dinlerinin sapık olduğunu söyleyen kimseye nasıl sessiz kalsınlar? Resûlullah, onların arasında tek başına bir adam olduğu hâlde Allah onu onlardan korudu. O, ölüm meydanında, korku çukurunda, yetimliğin ezikliği ve yalnızlığın ıssızlığı içinde onlardan kaçarak herhangi bir mahlûka sığınmadı. O, bu hâlde iken Allah onları ondan uzak tuttu. Onun nübüvvetinin âyetlerinden ve delillerinden sadece bu olsaydı, yeterdi ve artardı bile! Çünkü bu, birçok gaybî bilgiyi haber vermektir. Nitekim o, onları kızdıran ve öfkelendiren şeyleri getirmesinin yanı sıra, bütün Kureyş’in, bütün Arapların, bütün yahudilerin ve bütün hıristiyanların her birine “Siz beni öldüremezsiniz!” demiştir. Resûlullah, bu sözleriyle sanki onları kendi üzerine saldırtıyor ve onları kendisine kötülük yapmaya sevk ediyordu. O, bütün bunları onlara söylüyordu fakat kimse ona zarar veremiyordu. Bu, yeterli ve açık bir delildir.
[23] Resûlullah (s.a.), âfâk (ufuklar) ile “İslâm’ın oralara galip geleceğini ve davetinin oralara ulaşacağını” murad ediyor. Çünkü Resûlullah (s.a.), bunu henüz Mekke’de nübüvvet iddiasında bulunduğu zaman va‘detmişti. Müşrikler ise, “ Muhammed, âfâk’a (ufuklara) galip gelmeyi mi arzu ediyor? O, Mekke’ye, hatta Mekke’nin bir evine bile galip gelemeyecektir.” . . . [24] Allah’ın şu âyeti de bu mânadadır: İnsan aceleci olarak yaratılmıştır. Size yakında azâba dair alametlerimi göstereceğim. Şimdi siz acele etmeyin (Enbiyâ, 21/37). Resûlullah (s.a.), dininin muzafer olacağını ve ashâbının galip gelip düşmanlarını öldüreceklerini söylediği zaman, müşrikler bunu uzak bir ihtimâl görerek imkânsız buldular. Bunun asla gerçekleşmeyeceğine dair yemin ettiler. İşte bunun cevabı olarak, “İnsan aceleci olarak yaratılmıştır. Size yakında azâba dair alâmetlerimi göstereceğim. Şimdi siz acele etmeyin.” (Enbiyâ, 21/37) diyor. [25] Allah’ın şu âyeti de bu mânadadır: Şimdi şunlar (yani Kureyş), bunları inkâr ederse, (bilsinler ki) biz, bunları inkâr etmeyecek bir toplumu, onlara vekil bırakmışızdır (En‘âm, 6/89). Âyetteki hâulâi [şunlar] kelimesinden maksat, Resûlullah’ın (s.a.) düşmanlarından Ebû Cehil, Ebû Leheb, Ukbe b. Ebî Mu‘ayt, el-Velîd b. el-Muğîre, el-Âs b. Vâil ve benzerleridir. Böylece Allah, Nebî’sini teselli etmiş ve ona kendisine itaat edecek ve tâbi olacak bir topluluğu müjdelemiştir. Gerçekten de muhâcirler ve ensâr, Allah’ın va‘dettiği gibi onun emrine girmiştir.
161 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.