"Eskiler lâleyi mukaddes sayarlardı. Gerçekten izahı zor bir şuur, o zamanın yazılarında 'lâle' kelimesi ile 'Allah' kelimesini aynı harflerden meydana getirirdi. Üstelik ebcette lâle, Allah, hilal aynı sayıyı verirdi. Biri güzelliğiyle yurdumu, biri ulviliğiyle dinimi, biri şerefiyle istikbâlimi anlatan, kelimelerdeki ebcet beraberliği sizi bilmem fakat -ben-, tesadüf deyip geçemeyeceğim."*