Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kamil Doruk

Kamil DorukSil Pasını Gönlünün yazarı
Yazar
Derleyen
8.4/10
12 Kişi
17
Okunma
1
Beğeni
1.045
Görüntülenme

Kamil Doruk Sözleri ve Alıntıları

Kamil Doruk sözleri ve alıntılarını, Kamil Doruk kitap alıntılarını, Kamil Doruk en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
parmaklarını neden öpmek istediğimi saçlarım ve sakallarım uzadığında anlatmak isterdim uzun uzun.
bugün günlerden pazar; akşam olmak üzere; akşam, evet... arsız ve umarsız, ıslak ve ıssız bir tekbaşınalıktan başka nedir ki benim için pazarlar? şu bodrum katının rutubetli duvarları, bekleyişin ulamsızlığını ıslatıp ıslatıp, kirden mürekkep bir havlu gibi alnıma yazıyor. ne'yi beklediğimi deyiversem, siz, ne sırıtmadan edebilir, ne de edebi bilirsiniz. (sırıtkanca gülüş güle karşı en büyük edepsizliktir.)
Reklam
gel otur yanıma otur da seyret eylül asmalarına bak yapraklar arasına şakıyan iki kırlangıç yavrusuna ki benim şarkılarımdır sana
içimden bir üşümek geçiyor, ki nemli-romatizmal-sızılı, iğne oyalı: dayanılmaz incelikte, içimde bir elektrot gibi / kalbimse anot, kafam katot. /sen şartel misin?
Sayfa 37 - O bir şartel olmak gerek!Kitabı okuyacak
evet, dayanılmaz inceliğin karşıkonulmaz çekiciliğinde bir üşüme şimdi dönüşüm ellerimde, incecik ellerimde, ellerim içimde. bir gün biliyorum bu eller bana (da) el olacak; el/ve... çekiliyorum, çekiliyorum öte/eller/ce, elimce, elim'ce. döneceğim bir gün / sanki bekleyen var/mı/ş... bekleyen var / var bekleyen bekleyen bekleyen bekleyen ve bir bekleyemeyen / ellerimde
Reklam
bak, vakit nasıl da geçiyor... geceden sonraki sabaha ne kaldı ki... hiç bir beyaz nokta yok değil mi? bak, sabah için bir belirti yok, ama, yine de bekliyoruz sabahı. yoksa nasıl yaşayabilirdik... sabahın olacağını vaktin ilerleyişinin kesinliğine bağİıyoruz. ve zamanı kesemez, saati bir türlü durduramayız. saatlerin ömrümüzü kesip durduğunun da kesin olduğunu düşünmüş müydün hiç? biraz sonra sabahla, kaldırımlardaki taşlar da bulanık bulanık belirecek. baktıkça bir öteki, ve bir ötedeki daha belirecek. ve yolun sonu belirecek sonunda. bütün taşlar belirdiğinde de, görebildiğimiz en ötedeki taş, ayak(kabı)larımızın altında kalacak.
(bir kere doğup yaşamağa başladıktan sonra, bazıları, gün gelip: “hayata yeniden başlamak!” “yeni bir hayata başlamak!” gibi safsatanın ardına nasıl takılır, asla anlayamayacağım. bunlar yaşamayı, tebeşir çizgisi gibi bir şey sanıyor olmalı. zaman da bir sünger veya keçe tabii, gözlerinde.)
Beni tanıyan herkes, bir söz vermişsem, canım çıkmadıkça tutacağımdan, kendi adından daha emindir...
Reklam
Biz insanlar nasıl da dayanamam diye diye, dayanılmaz acılara, alışarak dayanıyoruz... Alışarak dayanıklılık kazanıyoruz...
“gel ve uzan beni dalımdan yol/al ve götür ağzına ve kütür kütür durult harlanıp duran içinin beynini kurutan ve kalbini seğirten hararetini haydi yanıp kül olma kuruluğundan bir şey yeşeremeyecek yaşlılık gelip sana uzanmadan ve aralayıp ağzından dişlerini almadan ve yolmadan ve götürmeden kütür kütür gençliğini ve alevini soluğunun ve tadını dilinin-damağının ve almadan al al bana bakan gözlerinin ferini /gel ve uzan al al-al beni at al ağzına aralayıp /donukluk ve soğukluk ve solgunluk ve çene sululuğu ve bilek kuruluğu ve diz titrekliği sana ermeden er bendeki erince erenlerden ol daha yağızken ve yelelerinin ağarmasıyla ağırlaşacak ağrılar basmadan her yanına toynaklarının olanca ağırlığıyla /ağ benim al ağıma ve avlan” diyor. tabiat ayartısı mı bu?..
işte, akşamın loşluğu şeytani bir düşler konvoyu gib odama düştü/ üşüştü. ne bir gelin geçti ne de şu boş sayfaya ılık bir gölge düştü, geçen sadece gün ve uzayan ulamsız ve umarsız bir düş, derken,
insanoğlu bu, aklına bir kuşku kıymığı saplanmayagörsün... kuşku, mantığın ümüğüne basıveriyor.
24 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.