“lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah" diyen bir kimse hem altı inanç esasını hem de Hz. Peygamber'in Allah katından getirip tebliğ ettiği her şeyi tasdik etmiş olur.
Allah’ın rahmeti bir defa daha ifade edilmiş, böy- lece kullar hayra ve iyiliğe teşvik edilerek kötülüklerden sakındırılmıştır. Cenâb-ı Hak yazıcı meleklere şöyle buyurmuştur: “Kulum bir günah işlemeye niyet ederse onu işlemedikçe günah diye yazmayın, işlediği takdirde ise sadece bir günah yazın. Şayet o, bana saygısı sebebiyle günahtan vazgeçerse ona bir iyilik yazın. Kulum iyi bir işi yapmayı arzu edip de yapmazsa bir sevap yazın, şayet iyiliği işlerse kendisine on katından yedi yüz katına kadar sevap kaydedin.”
“Şunu iyi biliniz ki iyilik, yönünüzü doğuya veya batıya çevirmekten ibaret değildir. Asıl iyilik kişinin Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere inanmasıdır.”
el-Bakara 2/177.
Verdiklerinin kabul olunmasına engel olan Allah'a ve peygamberini inkar etmeleri namaza tembel tembel gelmeleri (mallarını) istemeye istemeye vermeleridir {tevbe9/54}
Başta dört büyük melek olmak üzere bütün meleklerle ilgili gerek özellikleri gerek görevleri gerekse de insanlarla olan ilişkilerinin Kur’an-ı Kerimde ayetler ve Hadis-i Şeriflerle örneklendirerek anlatıldığı güzel bir eser. Bununla birlikte konu bütünlüğünün sağlanması açısından Şeytan ve Cinlerle ilgili de bilgilerin verilmesi eseri daha ilgi çekici hale getirdiğini söyleyebilirim.
Meleklere İmanKamil Güneş · Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları · 201565 okunma
"Mana denizine daldık, vücut seyrini kılduk.
İki cihan serteser, cümle vücutta bulduk."
Kutsal denen mefhumun derinliklerine dalıyor önce okuyucu. Ardından tarihteki seyrine. Dünü ve bugünüyle kutsalı anlamaya çalışıyoruz nihayetinde.
İnanan veya inanmayan çoğu insanın zamana, mekana, nesneye ya da şahsa kutsallık atfettiğini bilmekteyiz. Hayatımızda yer kaplayan kutsal/kutsallığın mahiyetini, niteliklerini kavrayamadan ya da sınırlarını bilmeden ilerlemek pek mümkün gözükmüyor. Bir dağın, toprak parçasının, bir gecenin, bir ağacın kutsal olması kendi zatından değil, Allah'ın belirlemesiyledir, Allah'a olan nisbetlerinden kaynaklanmaktadır. Elimizdeki eser bunu diyor okuyucularına. Zaman, mekân ve şahıs boyutlarıyla kutsalı değerlendiriyor.
En uçlarda yaşıyoruz çoğu şeyi ve ifrat-tefrit arasında uçlarda gidip gelirken; kutsalı yok sayan ya da tam tersi aşırı kutsallaştıran dogmalara karşın nasslardan yola çıkarak ölçülü bir yaklaşım sergiliyor yazar.
Kuşkusuz imanın yorumu, imanın kendisi demek değildir.
İmanın, yorum baskısından kurtularak ne olduğunun ortaya konmasında en önemli kaynağın Kur’ân-ı Kerim olduğu açıktır.
İman esasının ne olduğunda yanılmak hata kaldırmaz bir durumdur, buna karşın yorumda hata etmek de isabet etmek de mümkündür.
Bu çalışma, aynı iman esasları üzerinde birleşen insanların iman esaslarını yorumlama konusunda birbirlerini tekfir etmeden tartışabilecekleri düşünce özgürlüğüne ve rahatlığına sahip olmaları gerektiğini önermektedir.
İman ve YorumKamil Güneş · Hüner Yayınevi · 201320 okunma