Karl W. Luckert sözleri ve alıntılarını, Karl W. Luckert kitap alıntılarını, Karl W. Luckert en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir anlığına düşünelim: Günümüz demokratik ülkelerin rekabet şartlarında kendilerini daha büyük bir hevesle satmaları gerektiği şeklinde dostane bir tavsiye duymamış öğretmen var mıdır?
Göbekli Tepe'de bu taş devri dininin geçiş aşamasında olduğunu görürüz. Avcı insan, suni bir yırtıcıya ve entelektüelleşmiş bir katile doğru evrim geçirdiği altı milyon yılın sonunda nihayet aklını kullanmaya ve hayatın süreçlerini düşünmeye başladı.
“Dünyadaki iyi ve kötü şartlar, şeytana ve yüce Tanrı’ya atfedilmeden önce kötü bir tür var idiyse, o da suni yırtıcı ve entrikacı olan avcı insanların kendileriydi.”
“Bu yırtıcıların arasında, diğerlerinden uzak durmaya çalışan yeni bir avcı türü vardır ki, Homo türüne aitti. Kendi kendini yetiştirmiş, suni bir yırtıcıydı ve yeryüzünün gördüğü en taklitçi ve düzenbaz canlıydı.”
“Büyük kitleler daya yeni ve daha güçlü tanrılar adına birbiriyle savaşır oldu. Ve insanlar, ortaya çıkan sonuç konusunda kendilerini daha iyi hissetmek için bu mücadeleden kaynaklanan hastalığa “uygarlık” adını verdi.
“Avcı insan, suni bir yırtıcıya ve entelektüelleşmiş bir katile doğru evrim geçirdiği altı milyon yılın sonunda nihayet aklını kullanmaya ve hayatın süreçlerini düşünmeye başladı.”
Erkekler yeniden gerçek erkek olmanın, yani yeniden ailelerini koruyan ve geçindiren kişiler haline gelmenin yollarını aradılar. Şiddete eğilimli baş belalarına dönüşmelerinin sebebi, köy kavgaları sırasında sergiledikleri şiddet dolu davranışların en azından görünürde akrabalarının koruyucuları olarak belirlenmelerini sağlamasıydı. Ailelerini geçindirme açısından zayıflıklarını, ritüel temelli otoriteyle ve kafatası avcılığıyla, yamyamlığın neden olduğu korkuyla telafi ettiler. Bitki yetiştiriciliğine geçişteki evrimsel rollerine uyum sağlayamayan bu işlevini yitirmiş avcılar denge testinde başarısız oldu. Ama tabii daha çok bizim standartlarımız açısından başarısız oldular; çünkü bizim standartlarımız geriye dönüp bakabilme becerimize dayalıdır.
Öldürücü faaliyetler ne kadar geliştirilebilirse insanlar da avcılığı o kadar geliştirdi. Silah endüstrilerini ve avcılık yeteneklerini o kadar geliştirdiler ki av hayvanları üreme açısından onlara ayak uyduramadı. İnsanoğlunun faaliyetleri ve bilim dalları böyle nimetlere yol açar işte. İnsan dünyayı “kaynaklar”a ve “hammaddeler”e indirger.