"Biriyle bir kez bağlantı kurduğunda, bunun her zaman böyle devam edeceğini varsayarsın. Günlük iletişimlerimizin ve eylemlerimizin toplamı hiç ara vermeden bizi şekillendirir ve dünya görüşümüze yeni detaylar katar; bu nedenle de hiç kimse, dün olduğu kişiyle aynı kişi değildir ve bugünkü kimliğimiz de yarın değişecektir. Fikirler, tavırlar ve inançlar değişir. Bu nedenle insanların ne kadar uzun zamandır tanıdığının ve onların ne kadar iyi tanıdığını düşündüğünün bir önemi yoktur; dinlemeyi bırakırsan zaman içinde onların kim olduğuna ve onlarla nasıl iletişim kurabileceğine dair becerilerini kaybedersin."
Dinlemek genellikle konuşmanın daha pasif ortağı olarak görülür. Fakat aslında iletişimde daha güçlü bir pozisyondur. Dinkediğin zaman öğrenirsin. Gerçekleri bu şekilde fark eder, aldatmaları bu şekilde algılarsın. Ve dinlemek insanların söyleyeceklerini söylemelerine izin vermen anlamına gelse de sonsuza dek sessiz kalacağın anlamına gelmez. Hatta bir kişinin nasıl tepki verdiği, ne kadar iyi bir dinleyici ve belki de ne kadar iyi bir insan olduğunun ölçütüdür.
Dinlemek zarafetin en büyük göstergelerinden biri olsa da herkese borçlu olduğun bir şey değildir. Bu mümkün değildir. Mümkün olduğunca çok insanı, elinden geldiğince yoğun bir merakla dinlemek senin için faydalıdır fakat çizgiyi çekmen gereken yere karar vermen gerekir. İyi bir dinleyici olmak aptal insanları memnuniyetle, sonsuza dek dinlemen anlamına gelmez; bu daha çok, aptalları daha kolay tanıyabilmeni ve aptallıklarından uzak duracak kadar bilgece davranabilmeni sağlar. Ve belki de en önemlisi, dinlemek senin aptal durumuna düşmeni engeller.
Teknoloji dinlemeyi, gereksiz görünmesini sağlayacak kadar engellemez. Aslında can yakacak derecede yalnız olsak da sahip olduğumuz cihazlar sosyal bağlarımız olduğunu düşünmemizi sağlayarak bizi kandırır. Diğer insanların dağınıklığı ve mükemmel olmayan taraflarından kaçınıp cihazlarımızın görece güvenliğine sığınır, büyük bir kayıtsızlıkla insanları hayatımızdan sileriz. Bunun sonucu olarak sosyal ilişkilerimiz zenginliğini ve çeşitliliğini kaybeder ve biz içimize sinsice sızan bir tatminsizlik hissinin acısını çekeriz.
Dinlememek anlaşma seviyesini düşürür. Dikkatli bir dinleyici- ye yüksek sesle söylerken, kafamızın içinden geçirirken ya da 140 karaktere indirgeyip yazarken sözcüklerimizi farklı deneyimler ve değerlendiririz. Bir dinleyici verdiği tepkilerle konuşan kişi üze- rinde bir etki yaratır. Sonuç olarak dikkatli dinleyiciler konuşma- nın seviyesini yükseltir çünkü konuşmacılar söyledikleri şeylerin daha çok farkına varır ve sözleri hakkında daha çok sorumluluk duyarlar.