Asperger sendromunun ne olduğunu çok severek izlediğim Mary and Max adlı filmde öğrenmiştim. Bu kitabın ana karakteri de 10 yaşında Asperger sendromlu bir çocuk.
Psikolojik rahatsızlık tanımız olmasa bile birçok psikolojik sorunun nasıl bir şey olduğunu zaman zaman deneyimliyoruz diye düşünüyorum. Örneğin yabancı bir dili öğrenirken telefonda konuşmak zor gelir. Telefondayken konuşmayı ve anlamayı kolaylaştıran jest ve mimiklerden yoksunuzdur ve imaları, metaforları ve esprileri anlayacak kadar o dile hâkim değilizdir. Telefondaki kendi esprisine ya da sizin telaffuzunuza gülerken siz niye güldüğünü anlayamayabilirsiniz ama “Neler oluyor? Komik olan ne?” dediğiniz bu durum, Asperger sendromlu birinin neler hissettiğini anlamanızı sağlar.
Hayattaki duruşumuz, yaşarken hissettiğimiz birçok duyguyla şekilleniyor. Her birimizin üzerine “sünger çekmek” istediği anıları var ama her ne yaşarsak yaşayalım içimizdeki iyiliği, umudu diri tutmaya devam etmeliyiz. İşte, bu kitapta en çok beğendiğim, okurda herkese ve her şeye daha anlayışlı, daha duyarlı, daha incelikli davranma isteği uyandırması oldu.