Dini kimlik ile dini inanç farklı olgulardır. Bazı bireyler dini inançları olmadığı halde dini kimliklerini devam ettirmekte ve hatta dini davranışlarda bulunmaktadır.
Cinsel isteklerin sınırsızca yaşanması, dinen yasak içeceklerin ve yiyeceklerin tüketilmesi ve benzeri türden haz arayışları bireyi inançsızlığa götüren önemli bir etken olarak görülmektedir. Vitze (20133) göre günümüz seküler toplumunda ciddi bir inançlı olmak, oldukça zahmetli bir iştir. İnançlı olmak birçok zevkten vazgeçmek ve istemediğin birçok şeyi yapmak demektir. Ayrıca din, dua, ibadet, dini metin okumaları gibi bir dizi faaliyetle birlikte çok zaman alır (5. 172). İşte bunun gibi sebepler haz ve eğlence arayışındaki modern insanı dinden uzaklaştırabilmektedir. Haz arayışı genellikle serbest cinsel ilişki, alkol ve uyuşturucu kullanımı, dini ritüelleri yerine getirmeme, dinin sıkıcı olduğunu düşünme şeklinde kendini gösterir.
pasif inançlılar, kendilerine sorulduğunda bir dine ait olduklarını söyleyen ama bu dinin gereklerine dair herhangi bir edim içinde olmayan kişilerdir.
türkiyenin yarısından çoğunun pasif inançlı olduğuna yemin edebilirim ama kanıtlayamam.
Dinsiz ve dindar kesim inanç seçimlerinin nedenlerini mantık kuralları ve rasyonaliteden uzak olduğu için duygusal açıklamalar yapmaktan kaçınır. Her ne kadar duygusallıktan uzaklaşılsa da din; duygusal bir açıklamayı kabullenir bir yapıdadır. Yani duygusal bir sebepten dolayı dine bağlanabilirsin ve bunda olumsuzlanacak bir şey yoktur. Ama inançsızlığın yapısı ise daha temel olarak karşı çıktığı duygusal kararların varlığıdır. Yani inançsız birinden duygusal bir açıklama beklenemezken, inançlı birinden kabul edilir düzeyde beklenebilir.
İnançsızlık kitaptaki verilerin doğrultusunda bakıldığında işte burada kendiyle çelişen bir yapı kurar. Zira inanç veya inançsızlık her zaman duygusal bir kararla başlar, çoğu kişide de duygusal bir deneyim olarak devam ederken çok az kişi sağlam temeller kurarak görüşlerini oluşturur. Bunun çelişki oluşturacak tarafı dediğim gibi din bunu kabul ederken, dinsizlik bunu kabullenemeyip yapmasıdır. Kitap bu anlamda takdire şayan bir emekle araştırmalarını ve fikirlerini anlatır.
Kitap, bireyi inançsızlığa yönelten sebepleri tespit etme amacıyla yazılmış, bu tespit, anket ve mülakat yoluyla edinilen bilgiler ışığında ortaya koyulmuştur.
Yazar, inançsızlığa yönelten sebepler ile inanca yönelten sebeplerin birbirine paralel olduğunu savunmaktadır. Bununla birlikte, inançsızlığa yönelten sebeplerin, öncelikle çevresel ve psikolojik faktörlerden kaynaklandığını, sonrasında ortaya çıkan düşüncelerin entelektüel faktörler ile desteklendiğini ifade etmektedir. Yazar, yaptığı araştırma ile de bunları destekleyici sonuçlara ulaşmıştır.
Doktora tezi olarak hazırlanmış olan bu kapsamlı çalışma, incelemelerime göre, Türk yazınında eşsizdir. Ayrıca kitap, sadece din psikolojisi alanındaki okuyuculara değil, bir ebeveyne, bir öğretmene, hatta bireyin kendisine bile yol gösterebilecek tespitlere sahiptir. Bu sebeple kitap, kesinlikle okunmaya değer.
Yani bence, fikrimce