Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kerem Karaosmanoğlu

Kerem KaraosmanoğluKomplo Teorileri yazarı
Yazar
8.0/10
1 Kişi
9
Okunma
1
Beğeni
608
Görüntülenme

Kerem Karaosmanoğlu Sözleri ve Alıntıları

Kerem Karaosmanoğlu sözleri ve alıntılarını, Kerem Karaosmanoğlu kitap alıntılarını, Kerem Karaosmanoğlu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yılanın başııı
Tapınakçılar, masonlar ve İlluminati görüldüğü gibi 1700'lerin sonu itibariyle aynı komplonun parçaları olarak anılmaya başlıyor ama denklemin hâlâ eksik bir parçası var: Yahudiler.
Sayfa 28 - İletişim Yayınları, 2021, İstanbul
Elinizde tuttuğunuz kitabı haberim olmadan bana yazdırmayı başardığı için, İlluminati de bir teşekkürü hak ediyor olabilir.
Sayfa 12 - İletişim Yayınları, 2021, İstanbul
Reklam
Beynimiz örüntü bulmak üzerine programlanmıştır. Buna göre komploculuga hazır bakış açısı dogamızda vardır. Aslında yeterince arandığında her yerde örüntü bulunabilir: Saddam’ın ordusu Birinci Körfez Savaşı’nda 11 Eylül 1990’da teslim olur. 11 Eylül yılın 254. günüdür. 2+5+4=11 yapar. ll Eylül sonrasında yılın sonuna kadar 111 gün kalır. Kulelere
Komplo teorilerine inananların büyük çoğunluğu erkeklerden oluşmaz; ekonomik durum önemli bir kriter değildir; eğitim seviyesi yükseldikçe inanma eğilimi ciddi anlamda azalmaz; inananlar arasında Nobel Ödülü sahipleri, devlet başkanları ve profesörler vardır; demokratik ülkelere özgü bir davranış biçimi değildir ancak otoriter veya totaliter rejimlere özgü olduğu da söylenemez; gelişmiş Batı toplumlarında da vardır, gelişmekte olan coğrafyalarda da; bütünüyle "Doğu''ya özgü hiç değildir, zira inanma eğilimi patolojik bir anomaliye indirgenemeyecek kadar yaygın ve sıradandır.
Sayfa 18 - İletişim Yayınları, 2021, İstanbul
Tekil vakaların mevcudiyeti ve yaygınlığı bir yana, komplo teorilerinin aksiyona dönüşme potansiyeli hakkında verilebilecek örneklerin en çarpıcı olanıysa herhalde Holokost’un kendisidir. Jörg Lanz von Liebenfels’in ariosophy düşüncesinden Thule Cemiyeti'ne ve Nazilere uzanan çizgi o kadar da belirsiz ve ince sayılmaz. 24 Haziran 1922’de Weimar Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Walther Rathenau suikasta kurban gider. Suikastın failleri olarak aşın sağcı “Organisation Consul” grubunun üyeleri yakalandıktan sonra Rathenau’yu Protokollerde adı geçen Siyon liderlerinden biri olduğu için öldürdüklerini açıklarlar.zs Rathenau yıllar önce yazdığı bir yazıda dönemin oligarşik ekonomik yapısını eleştirmiş, birbirini tanıyan 300 kişiden bahsetmiş ve bu grubun Avrupa’nın kaderini tayin ettigini söylemiştir.26 Fakat Yahudi olması öne çıkartılarak cümleleri bağlamından kopartılmış, kendisi sanki 0 grubun içerisindeymiş gibi söyledikleri bir itirafname olarak yorumlanmış, çarpıtılmıştır. Sembolik linç, takip eden cinayetin habercisi gibidir. Adolf Hitler iktidara geldikten kısa süre sonra 1933 yılında suikastçılar onuruna bir anıt yaptırır. Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’in “aşırılıkçı Yahudi entelektüelliginin sonu”nu ilan ettigi zaman aynı zamandır. Protokoller uzun süre Nazi ideolojisinin meşrulaştırıcı unsurlarından birini oluşturur. Hitler, Kavgam kitabında Protokoller’i över. Nazi Almanyası’nda metin okul müfredatına dahil edilir.27 Protokollcmer’in vahşet üretme kapasitesine sahip bir metin olduğu su götürmez.”
Kültürel unsurların örüntü bulma faaliyeti üzerinde de etkisi olduğu açıktır. Cenk Koray’ın 19 mucizesi Kuran ile Atatürk’ü bir nevi ulusal platformda birleştirir.105 Ömer Çelakıl’a göre televizyonun icadı, atomlar, aya ayak basma tarihi, Halley kuyruklu yıldızı, pi sayısı, Çanakkale Muharebesi’nin tarihi, anların genetik yapısı, ayla dünya
Reklam
Carl Schmitt’e göre devletlerin iktidarını pekiştirmek için düşman yaratmaları gerekir. Bunu iktidarın egemen hale gelebilmesi için içeride ve dışarıda yapmalıdırlar. Düşman imgesi yeterince yogun olmalı ve devamlılık arz etmelidir.29 Çatışma kaçınılmazdır ve önemli olan çatışmaları keskin hale getirerek “öteki” üzerinden “kendi” kimligini
Heinz Kohut’un “narsist öfke” tabir ettigi kavram bu noktada önem kazanır. Terman’a göre paranoid iklime (paranoid gestalt) giden yol mağlubiyet ve aşağılanma taşlarıyla örülmüştür.85 Söz konusu narsist öfke durumunda yenilgi hissi o kadar kuvvetlidir ki, bunun kaynağının kişinin kendisi olacagı akla gelmez. Muhakkak “dışarıdan” birileri önümüze engel çıkartmakta, ayağımızı tökezletmeye çalışmaktadır. Buradan, yani aşırı güçsüzlük durumundan kendini güçlü görme yanılsamasına atlanır. Karşı taraf kötüdür ve ortadan kaldırılmayı hak eder. Artık negatif empati, yani karşı tarafın ne hissettiğini anlayamama ya da yanlış anlama haliyle karşı karşıya olduğumuz söylenebilir.86 Terman’a göre paranoid kişi “lanetli bir ruhtur, kendisine öteki soruldugunda dehşet belirtileri ve bilmiş bir gülümseme eşliğinde korkutucu ve kibirli bir kahkaha atar.”87 Aslında paranoid kişilerde kendi güçsüzlüğünü veya yetersizİigini örtmeye dönük büyüklenmecilik (grandiosity) davranışı sık görülür.88 Adorno’ya göre çocukluktan devralınan ve ailede hiyerarşi, disiplin ve cezalandırma gibi özelliklerle kendini gösteren yetiştirme tarzı daha sonra otoriter kişilik adlı belli bir psikolojik karakter durumunun ortaya çıkmasını sağlar. Süperegonun çok kuvvetli olması ve id tepkilerinden kendini koruyamayan zayıf egoya hükmetmesi otoriter kişiliğin oluşumuna katkıda bulunur.89 Otoriter kişilik aslında antidemokratik, azınlıkları düşman olarak gören, şiddete meyilli ve neticede faşist diyebilecegimiz bir siyasi tipolojiyle yakından alakalıdır.
Adam karalama safsatası (ad haminem) Bir iddianın ya da önermenin kendisiyle ilgili konuşmayı bırakıp o iddiayı savunanı karalamak ve meseleyi kişisel bir saldırı haline getirmekle gerçekleşir.112 Adam karalama safsatası bazen çok kaba bir form alır ve kolayca ayırt edilebilir. Örnegin “Suriye sorunu ancak Esad giderse çözülebilir” diyen bir siyasetçiye “Sana güvenilmez çünkü sen yolsuzluklara bulaşmışsın” demek tipik bir örnektir. Söz konusu siyasetçinin yolsuzluk yapmış olup olmaması Suriye meselesi konusunda yaptıığı iddiayla doğrudan ilintili gözükmemektedir. Bazen adam karalama işi mevcut duruma bağlı kalarak (circumstantial) yapılabilir. Florürün bırakın diş çürümelerine iyi gelmeyi insan sağlığı üzerinde korkunç etkileri olduğu fikri üzerine bir doktor itiraz edebilir. Bu konuda yeterli kanıt olmadığını ve mevcut çalışmaların aksi bir sonuç verdigini söyleyebilir. Doktora “Zaten sen de anaakım tıp camiasının bir üyesisin ve bu işin içindesin” dediğimizde duruma bağlı kalarak adam karalama safsatası’nı yapmış oluyoruz. Zira karşımızda konuşanın bir doktor olması söylediklerinin otomatikman yanlış olduğu anlamına gelmez! Mantıksal safsatalar ve bilişsel yanlılıklar aslında günlük hayatta sürekli düştüğümüz tuzaklar, bize yardımcı olan taktiksel aletler ve hatta bazen bilinçli olarak kullanmayı seçtiğimiz araçlardır. Bu anlamda insani bir yanları olduğu söylenebilir. Buna karşın komplo teorilerine inanan ve savunanların özellikle bu tuzaklara düşmeye meyilli olduklarını velveya araçlara başvurduklarını görürüz.
Bulunabilirlik önyargısı (availability heuristic) Herhangi bir bilgi veya ufak bir veri sırf orada oldugu ve ona ulaşabildiğimiz için bazen fazlasıyla önemsenir ve yanıltıcı biçimde öncelenir. Özellikle duygusal mekanizmanın yogun olarak devreye girdigi anlarda ortaya çıkar. Çok acelemiz oldugunda ve arabayla bir yere yetişme durumumuz çıktığında kırmızı ışıkların “komplosu”yla karşılaşırız. Sanki birileri bizi durdurmaya çalışmakta, hızımızı kesmeye uğraşmaktadır. Halbuki acelemiz olmadığında ne kadar kırmızı ışığa maruz kaldıgımızsa belirsizdir çünkü pek önceliğimiz değildir.100 Aynı şekilde medyada okuduğumuz bir haberin tekrar yaşanacağına dair öngörümüz abartılı olabilir. Tek bir köpekbalığı saldırısı veya terör eylemi üzerimizde yanıltıcı bir süreklilik etkisi bırakabilir. Buna karşın trafik kazaları çok daha sık gerçekleşirler ve çok daha az haber olurlar, dolayısıyla panik yaratma kapasiteleri de zayıftır.
Reklam
Sahtekârlıklar mevzu bahis oldugunda Taxil hadisesi kadar renklisine denk gelmek zordur. Daha önce biraz söz ettigimiz Leo Taxil’in kamusal alanda tanınması Fransa’da mason localarından birine girip Katoliklik ve Hıristiyanlık karşıtı yazılar kaleme almasıyla başlar. Muhtemelen pornografi, satanizm ve diger marjinal konulara olan ilgisinin de
Komplo teorileri yalnızca teorilerin kendisiyle ilgili bir mecrayı temsil etmez. Aynı zamanda çevresinde yer alan fikirsel ve/veya sosyolojik bir alanla da iletişim halindedir. Bir başka deyişle komplo teorilerinin yer aldığı söylemsel zemin akışkandır ve diger başka söylemlerle ortaklıklar içerir. Bu ortaklıgı anlayabilmek için komplo teorileri
Bazen bir olayın gerçekleşmesinden ziyade gerçekleşme imkânının olması bile baglantının kurulması için yeterlidir. Imkân dahilinde olan bir olayın gerçek addedilmesi problemli bir tutumdur ama çok yaygındır. Bugünün teknolojisiyle yolcu uçakları Ikiz Kuleler’e uzaktan kumanda edilerek çarptırılabilir mi? Kuleler patlayıcı yerleştirmek suretiyle çökertilebilir mi? Bütün bunlar imkân dahilinde midir? Teoride evet. Ama pek muhtemel oldukları söylenemez. Üstelik teknolojik olarak yapılabilmelerinin mümkün olması olayın o şekilde gerçekleşmiş olduguna kanıt degildir. Mümkün olanla gerçek olan aynı değildir ve aynı gibi gösterilemez. Bu taktik aslında aniden sonuçlara atlamaya yarayan bir araçtır. Çogu komplo teorisi birkaç “kanıt” üzerinden doğrudan belli bir sonuca ulaşmaya çalışır. Bu sonuç, her zaman telaffuz edilmese de komplo hikâyesinin ana gövdesinde yer alır, arka planı da varlığını her zaman hissettirir. Aslında bilimsel yöntem kanitlar üzerinden gidip meselenin karmaşıklığını anlamayı gerektirirken, komplo teorisyenleri ilk önce şüphe uyandırır ve ya var olan şüpheler üzerinden hareket eder. Seçilmiş birkaç “kanıtla” devam eder ve zihinde halihazırda var olan şüpheyi sonuçta destekler. Aslında komplo teorileri gizem unsurunu her zaman canlı tutar ve arka planda şeytani bir oyun döndüğünü bize hissettirir. Ama bu durum merak duygusu sonucu ortaya çıkmış bir sürprizden ziyade paranoya sonucu kurgulanmış bir klişeyi andırır.
Komplo teorileri tarihsel bilgiyi sıkıştırarak mekanik açıklamalara sığdırmaya çalışırlar. Tarih boyunca evrensel bir şekilde işleyen büyük bir neden-sonuç ilişkisi vasıtasıyla olayları anla. maya çalışırlar.56 Niyetleri kötücüllükle sabitlenmiş bir veya bir grup insan bu tabloda belirleyici bir rol oynar. Yani neden. sellik ve bireylerin öne
Komplo teorileri bir “inanç” meselesidir. Inananlar için “kısmi gerçekliklerin” önemi yoktur, nesnel kanıtlar çoğu zaman tatmin edici degildir.3 Castillon’a göre komplo teorilerine inananlar “sıradan” insanlardır. Onlar, mutlak iyinin ve mutlak kötünün bu dünyada var olduğuna inanan son insan türüdür.4 Aynı zamanda keskin bir hakikat anlayışının varlıgına inandıkları da söylenebilir. Bu kaotik dünyada ipler kimin elindedir? Kimsenin elinde olmama ihtimali bir hayli rahatsız edicidir. Kontrol hissini artıran modern teknolojik gelişmelere rağmen insan hayatı hâlâ “kırılgandır”. Görünürdeki tüm güvencelere rağmen hâlâ pisi pisine ölme ihtimalimizin oldugu bir dünyada yaşıyoruz. Dolayısıyla dünyaya düzen getiren ve onu kontrol eden bir gücün varlıgına inanmak -o güç şeytani de olsa- bizi ferahlatan bir etkiye sahiptir. Zira kontrolümüz dışında olan hadiselerin en azından başka birileri tarafından kontrol edildigini düşünmek bizi rahatlatıyor.5 Aksi halde anlam veremedigimiz bir kaos ve rastlantısallıkla baş başa kalabiliriz.
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.