Kerem Kına Gönderileri
Kerem Kına kitaplarını, Kerem Kına sözleri ve alıntılarını, Kerem Kına yazarlarını, Kerem Kına yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Özet olarak:
1. Zaman günlüğü tutarak zaman kayıplarınızı gözden geçirin.
2. Yapılacaklar listenizi Eisenhower matrisine göre düzenleyerek önemli-önemsiz, acil-acil olmayan ayrımını yapıp önemli işleri önceleyin.
3. Eşref saatinizi bulun.
4. En zor ve en önemli işleri eşref saatinizde yapın.
5. Yapacağınız işlere gerçekçi –ne çok uzun ne çok kısa– zaman sınırı koyun.
6. Büyük işlerinizi küçük kısımlara ayırarak ilerleyin veya pomodoro tekniğiyle küçük ama verimli zaman aralıklarıyla işlerinizi tamamlayın.
7. Zaman kazanmak için zaman ayırın. Yani plan yapın.
Charles Flory şöyle der: “En büyük zaman hırsızı kararsızlıktır.”
Her sabah canlı bir kurbağa yemek
Mark Twain der ki: “Eğer sabah canlı bir kurbağa yerseniz günün geri kalanında başınıza daha kötü bir şey gelmez.” Ertelemeden kurtulmanın tek yolu en zor ve en önemli işi genel olarak iradenin en güçlü olduğu sabah saatlerinde veya yukarıda belirttiğimiz gibi tespit ettiğimiz eşref saatimizde yapmak en akıllıca olanı olacaktır. Mark Twain’in cümlesinde geçen kurbağa bizim için yapılması gereken ama zorluğu veya önemi dolayısıyla ertelemeye müsait olduğumuz işleri simgelemektedir. Sabah ilk iş olarak kurbağayı yersek bu, arenada ilk rakibini yenen bir gladyatör özgüveniyle diğer kolay işleri daha hızlı yapıp daha çok iş bitirmemize yardımcı olacaktır. Kurbağayı yemeyi ertelediğimizde gün boyunca yaptığımız işlerde kurbağanın ve ertelemenin yükü omuzlarımızda olacak, akşama doğru artan yorgunlukla ertemeler ertelemeleri doğuracaktır.
Pareto’nun 80/20 kuralı
İtalyan ekonomist Vilfredo Pareto, 19. yüzyıl İngiltere’sinin servet ve gelir kalıplarını incelerken şunu fark etti: Ülkenin nüfusunun %20’si toplam servetin %80’ine sahipken nüfusun %80’i servetin %20’sine sahipti. Bunu farklı zamanlarda farklı ülkelerde uyguladığında yine benzer sonuçlara ulaştı ve 1897’de şu an Pareto kuralı veya 80/20 kuralı olarak bildiğimiz kuralı ortaya attı. Ortaya atılan bu kural bizi verimlilik üzerine düşünmeye davet ediyor. Bu kurala göre sebeplerin %20’si sonuçların %80’ini oluştururken sebeplerin %80’i de sonuçların %20’sini oluşturuyor. Bunu zamana uyarlayacak olursak işlerimizde ulaştığımız başarının %80’i harcadığımız zamanın %20’sinden oluşmaktadır. Bu kural hayatın pek çok yerinde karşımıza farklılıklar olsa da yaklaşık olarak bu oranda çıkmaktadır. Kısaca çoktan az, azdan çok çıkmaktadır. Burada bize düşen azdan çok çıkan eşref saatimizi bulmaktır...
Dwight David Eisenhower: “Önemli olan nadiren acildir, acil olansa nadiren önemlidir”
İbni Haldun: “Zaman bekleyince yavaşlar, gecikince hızlanır, üzülünce can yakar, mutlu olunca kısalır, acı çekince bitmek bilmez, sıkılınca uzar.”
Zaman, kaybettikten sonra geri alınamayan yegâne şey. Nâzım’ın kaybettiği on yılın çok daha fazlasını öyle küçük parçalar halinde kaybediyoruz ki fark edemediğimizden öfke bile duyamıyoruz. Bu küçük parçalara bölünmüş kısa zaman parçaları, bize toplanmış bir şekilde verilseydi ne çok şeyler yapardık kuşkusuz. Bizim imtihanımız da bu sanırım, küçük parçalara ayrılmış zamanda bir şeyler yapabilmek veya yapamamak.
Ömründen çalınan on yılın öfkesini anlatırken, şair zarafetiyle şöyle der Nâzım Hikmet:
“Ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya
Ona sorarsanız: Lafı bile edilemez, mikroskobik bir zaman
Bana sorarsanız: On senesi ömrümün...”
On yıl gitmiştir, ömründen, sevdiklerinden, memleketinden, hayattan ayrı. Bu on yıl ondan çok daha fazlasını götürmüştür. Törpülemiş, örselemiş, yıpratmıştır
Rutinler odaklanmayı sağlıyor, odaklanma da güzel sonuçları beraberinde getiriyordu.
“Tekrar etmek bir tür hipnotizmadır” der Haruki Murakami. Ona göre yazarlığın gereği olarak bu disiplinli tekrar ediş önemlidir. Her gün sabah 04.00’te kalkmak, kesintisiz 5-6 saat çalışmak, öğleden sonraları koşmak veya yüzmek, günlük işlerini hallettikten sonra okuyup müzik dinlemek ve her gün 21.00’de uyumak onun hiç aksatmadan yaptığı rutinidir.