İki kadının dostlukları, kan bağı olmamasına karşın kardeşlikleri, zor seçimlerdeki fedakarlıkları! Meryem ve Leyla…
Yazarın okuduğum ikinci kitabı. Kurgusu, dili, değindiği duygular ve düşünceler, hepsi beni benden aldı. Tabii ki öyküsü kurgu olan bu kitapta savaştaki gerçekleri, yaşanmış olayları da çokça doğrudan anlattığını göreceksiniz. Vatansever biri olan Khaled Hosseini’nin kitaplarının temeli Afgan’a ve ülkesindeki savaşın getirdiği zulümlere dayanıyor.
Yazar aşkı –Leyla ve Tarık-, dostluğu –Meryem ve Leyla-, anneliği, babalığı, merhameti, merhametsizliği, kısaca her duyguyu ve aile bağlarındaki eksikliği veya gerekliliği çok iyi anlatmış. Uçurtma Avcısı kitabında olayları savaştan pek etkilenmeyen kesimden okuyorduk, bu kitabında ise savaşın ortasında, birebir yaşayanların ağzından, aklından, yüreğinden aktarıyor bizlere. Ah Kabil! Yüreği ve içindeki insanları, hayvanları, insanlığı, yaşamı, hatıraları, kahkahaları ağlayan şehir... Ama hala Müslümanlığı ve umudu olan şehir.
Bu kentin ne çatıları ışıldatan aylarını sayabilirsin,
Ne de duvarlarının gerisine gizlenen bin muhteşem güneşi…
dizeleri on yedinci yüzyıl Pers Şairi Saib-i Tebrizi’nin bir şiirinden alıntı. Yazar Kabil’ini bu dizelere layık gördüğünden ve beğendiğinden kitabının adını da buradan esinlenmiştir.
İnsani duygularınızı kabartacak ve düşündürecek bir kitap. Yanında iyi bir müzikle enfes oluyor.
KÜBRA YILMAZ
22.06.2018