Köstendilli Süleyman Şeyhî

Nakşibendî Yolundan Parıltılar yazarı
Yazar
7.5/10
0 Kişi
0
Okunma
1
Beğeni
236
Görüntülenme

Hakkında

1163’te (1750) günümüzde Bulgaristan sınırları içinde bulunan Köstendil’de doğdu. Köstendil’in varlıklı ailelerinden Mollazâdeler’e mensuptur. Hayatı hakkında bilinenlerin önemli bir kısmı Bahrü’l-velâye, Lemaât ve Terkîbât-ı Erbaîn adlı eserlerine dayanmaktadır. İstanbul’da cizye kâtipliği ve cizyedarlık görevlerinde bulunan babası Hasan Efendi, Dârüssaâde Ağası Moralı Hâfız Beşir Ağa ve adamlarıyla birlikte Rumeli’de ve Anadolu’da birtakım uygunsuz işlere karıştığı iddiasıyla öldürüldüğünde henüz iki yaşında olan Süleyman, Köstendil’de âyanlık ve mütesellimlik yapan ağabeyi İbrâhim Efendi’nin himayesinde yetişti. Bursalı Mehmed Tâhir, onun ilk tahsilini Köstendil’de tamamladıktan sonra İstanbul medreselerinde okuduğunu söylüyorsa da kendi eserlerinde buna dair bilgi bulunmamaktadır. Kitaplarında yer alan öğrenim hayatıyla ilgili bilgi, gençlik döneminde Köstendil meşâyihinden müderris Şeyh Mustafa Efendi’den Arapça öğrendiği ve el-Fütûḥâtü’l-Mekkiyye’yi okuduğundan ibarettir. Süleyman Şeyhî on beş yaşlarında iken ağabeyinin aracılığıyla, Debbâğhâne mahallesindeki harabe halinde bir mektepte irşad faaliyetinde bulunan Nakşibendî-Müceddidî şeyhi Şâmîzâde Mustafa Efendi’ye intisap etti. Ağabeyi gibi bir süre mütesellimlik ve âyanlık yaptı. 1193’te (1779) sülûkünü tamamlayıp hilâfet aldı. Bu tarihten iki yıl önce ağabeyinin hilâfet aldığı yılda şeyhinin vefatı üzerine mânevî sıkıntıya düştüğünü, azizlerin ve şeyhlerin ruhaniyetine sığınarak ve tarikat âdâbını yerine getirerek kurtulduğunu, 1200 (1786) yılının Kadir gecesinde ağabeyinin rüyasında kendisine Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin rütbesinin verildiğini müjdelemesinin ardından mânen rahatladığını söyleyen Süleyman Şeyhî uzun yıllar Köstendil’de irşad faaliyetinde bulunduktan sonra burada vefat etti ve yaptırmış olduğu dergâha defnedildi. Süleyman Şeyhî’nin tarikat silsilesi Şâmîzâde Mustafa, Seyyâhûn Evliyâ Muhammed, Fırâkī Muhammed Bedreddin vasıtasıyla İmâm-ı Rabbânî’ye ulaşır. Nakşibendîlik, Köstendil’e Şâmîzâde Mustafa Efendi vasıtasıyla girmiş, Süleyman Şeyhî’nin ve ağabeyi İbrâhim’in gayretleriyle yaygınlık kazanmıştır. Mektûbât-ı Erbaîn adlı eserinden onun Devince, Dupniçe, Edirne, İştip, Kodçana, Nevrekop, Ohri, Palanga, Samako, Selânik, Siroz, Üsküp, Yanya ve Yenice’de etkili olduğu anlaşılmaktadır. Nevrekoplu Osman Efendi, Veyselzâde Mehmed Efendi ve Köstendilli Mustafa Efendi, Sirozlu Şeyh Sâlib, İştipli Şeyh Müderris Ahmed Efendi, Selânikli Şeyh Ahmed Efendi, Sofyalı Şeyh Ömer Müstakim, Dupniçeli Şeyh Bekir Efendi onun yetiştirdiği halifeler arasında zikredilebilir. Süleyman Şeyhî, Nakşibendî-Müceddidî silsilesine mensup olmakla birlikte, “İlm-i tasavvuf vahdet-i vücûddan ibarettir” diyecek kadar Ekberî irfana bağlı bir mutasavvıftır. Aynı zamanda divan sahibi bir şair olan Süleyman Şeyhî, Hâfız-ı Şîrâzî, Elvân-ı Şîrâzî, Yazıcıoğlu Mehmed, Yûnus Emre, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Rûhî-yi Bağdâdî, Nakşî-i Akkirmânî ve Niyâzî-i Mısrî’den etkilenmiştir. Eserleri. 1. Lemaât-ı Nakşibendiyye. Üç bölümden meydana gelen eserin birinci bölümünde müellif şeyhi ve ağabeyi hakkında bilgi vermiş, kendisine gelen tecelli ve halleri anlatıp Nakşibendiyye silsilesini zikretmiş, ikinci bölümde bazı tasavvuf terimlerini açıklamış, üçüncü bölümü rüya tabiri konusuna ayırmıştır (İÜ Ktp., TY, nr. 200; DTCF Ktp., Yazma Eserler, Muzaffer Ozak, I, nr. 570). 2. Divan. Süleyman Şeyhî iki divan tertip etmiştir. Bir mesnevi, iki kaside, iki terkibibend, dört tahmîs, 121 gazel, yirmi dokuz kıta ve yirmi yedi müfred ihtiva eden ilk divan (İÜ Ktp., TY, nr. 1784) 1291 (1874) yılından sonra yer ve tarih belirtilmeden basılmıştır. Eser üzerinde bir yüksek lisans çalışması yapılmıştır (Mustafa Kundakçı, Köstendilli Süleyman Şeyhî Efendi’nin Dîvânı’nın Tenkidli Metni, 2003, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü). İkinci divan ise kayıptır. 3. Bahrü’l-velâye. 1001 sûfînin menkıbelerini nakletmek amacıyla yazılmış bir evliya tezkiresidir. Attâr’ın Teẕkiretü’l-evliyâ, Câmî’nin Nefeḥâtü’l-üns ve Safî’nin Reşeḥât’ıyla Tezkiretü’ş-şuarâ, eş-Şeḳāʾiḳu’n-nuʿmâniyye ve zeyilleri eserin başlıca kaynaklarıdır. Tezkirenin ilk bölümü Ca‘fer es-Sâdık’tan Hacı Bektâş-ı Velî’ye kadar 781 sûfîye, ikinci bölüm Lübâbe el-Müteabbide’den Süleyme’ye kadarki kadın velîlere, üçüncü bölüm Âşık Paşa’dan müellifin kendisine kadar çoğu Osmanlı döneminde yetişen sûfîlere ayrılmış, son bölümde Köstendilli sûfîlere yer verilmiştir (Berlin Devlet Ktp., nr. 1683; DTCF Ktp., TY, İsmail Saib Sencer, I, nr. 2477). Ali Yılmaz’ın müellifin hayatı ve Bahrü’l-velâye’si üzerine hazırladığı doktora tezi basılmıştır (Köstendilli Süleyman Şeyhî, Ankara 1989). Eser, Sezai Küçük ve Semih Ceyhan tarafından sadeleştirilerek 1001 Sûfî adıyla yayımlanmıştır (İstanbul 2007). 4. Zübdetü Nefehâti’l-Üns. Lâmiî Çelebi’nin Tercüme-i Nefehâtü’l-üns’ünün muhtasarıdır (Süleymaniye Ktp., Hasan Hüsnü Paşa, nr. 579/2, vr. 201b-232a; AÜ DTCF Ktp., Yazma Eserler, nr. 2477/2, vr. 173b-201a). 5. Mir’âtü’l-muvahhidîn. Tasavvuf terimlerinin, Allah’ın zât ve sıfatlarının, bazı peygamber kıssalarının anlatıldığı bir eser olup (Süleymaniye Ktp., Serez, nr. 1515; İÜ Ktp., TY, nr. 3469/1, vr. 1b-86a) üzerinde yüksek lisans çalışması yapılmıştır (Mustafa Ejder, Köstendilli Mollazâde Süleyman Şeyhî Efendi’nin Mir’âtü’l-Muvahhidîn Adlı Eseri, 1998, MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü). 6. Mektûbât-ı Erbaîn. Müellifin Rumeli’nin çeşitli bölgelerindeki halife ve müridleriyle resmî görevlerde bulunan bazı kişilere gönderdiği kırk iki mektubu içerir (İÜ Ktp., TY, nr. 3469/7, vr. 134b-185a; Süleymaniye Ktp., M. Ârif - M. Murad, nr. 213/1, vr. 1b-27b). 7. Terkîbât-ı Erbaîn. Müellif bu eserinde tarikata intisabından itibaren gördüğü rüyaları anlatmıştır (Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 2710/2, vr. 15a-32a; İÜ Ktp., TY, nr. 3469/6, vr. 112b-133b). 8. Kūtü’l-uşşâk. Üç bölümden meydana gelen eserin mukaddimesinde âlimlerle sûfîler mukayese edilmiş, Osmanlı ulemâsı arasındaki semâ, tütün, kahve, Hz. Peygamber’in ebeveyni, Firavun’un imanı gibi tartışmalı konular ele alınmış, birinci bölümde Hâfız-ı Şîrâzî’nin bir beyti şerhedilerek seyrüsülûk merhaleleri açıklanmış, ikinci bölüm muhabbet ve mahbûb konusuna ayrılmış, üçüncü bölümde veba konusunda bilgi verilmiştir (Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 2462). Eser üzerine bir yüksek lisans tezi hazırlanmıştır (Kâzım Aydemir, Köstendilli Süleyman Şeyhî’nin Kūtü’l-Uşşâk ve Hülâsatü’l-Esrâr Adlı Eseri, 1998, MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü). 9. Şerh-i Kelâm-ı Kibâr (İÜ Ktp., TY, nr. 3469/2, vr. 88b-90b). 10. Nikâtü’l-hikem. İnsân-ı kâmil, insan fıtratı, dünya âlemi, hakikat-i meâdîn, hakîkat-i insâniyye, yakīn ve irade gibi konuları ihtiva eder (Süleymaniye Ktp., Serez, nr. 1510, Hacı Mahmud Efendi, nr. 2563; Tübingen Devlet Kitaplığı Arşivi, nr. 1402; AÜ DTCF Ktp., Yazmalar, M. Con, nr. 371/2). 11. Kitâb-ı Tâlia fî esrâri’l-ilâhiyyeti’s-sermediyye. Eserde tevhid ve ilhâd, ma‘rifet-i nefs ve mârifetullah, hazarât-ı hams ve a‘yân-ı sâbite, küfr-i hakîkî, muhabbet, nefis, sır, hakikat, zât ve vücûd konuları işlenmektedir (Süleymaniye Ktp., Serez, nr. 1504, Hacı Mahmud Efendi, nr. 2573; İÜ Ktp., TY, nr. 923/1, vr. 1b-24a). 12. Medâr-ı Sâlikân (İÜ Ktp., TY, nr. 2242/2, vr. 32b-64b). 13. Etvâr-ı Hâcegân (İÜ Ktp., TY, nr. 2242/3, vr. 65b-83b). 14. Te’vîlât-ı Erbaîn. Kırk hadis şerhidir (Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 2710/1, vr. 1b-14b). 15. Şerh-i Kelâmi’l-Vâsıtî (İÜ Ktp., TY, nr. 3469/3, vr. 91b-95a). 16. Şerh-i Kelimât-ı Bedreddîn (İÜ Ktp., TY, nr. 3469/4, vr. 95b-101a). 17. Şerh-i Kelâm-ı Ca‘fer-i Sâdık (İÜ Ktp., TY, nr. 3469/5, vr. 101b-111b). 18. Mecmau’l-maârif. Tasavvuf terimlerine dairdir (Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 2549; İÜ Ktp., TY, nr. 923/2, vr. 25b-43b). 19. Subhatü’l-levâyih. Taalluk, tahalluk ve tahakkuk açısından abâdile, otuz üç tasavvuf terimi ve doksan dokuz lâyihayı ihtiva eder (İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Osman Ergin, nr. 317, vr. 79b-139a). 20. Şerh-i Ba‘z-ı Gazeliyyât. Niyâzî-i Mısrî ile Nakşî-i Akkirmânî’nin bazı gazellerinin şerhine dairdir (İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Osman Ergin, nr. 283, vr. 77b-92a). 21. Şerh-i Nûnân. Nûn harfinin tasavvufî mânasına dair bir beytin şerhidir (İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Osman Ergin, nr. 283, vr. 92b-93a). Bahrü’l-velâye’de adlarını zikrettiği diğer eserleri şunlardır: Risâle-i Şerh-i Celâliyye, Es’iletü’l-esrâr, Tebsıratü’l-irfân, Târîh-i Köstendil, Risâle-i
Doğum:
Köstendil,Bulgaristan, 1750

Okurlar

1 okur beğendi.
1 okur okuyacak.

Okur demografisi

Kadın% 0.0
Erkek% 0.0
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok
Reklam