Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.12
Lamia Berrada Berca
Lamia Berrada Berca Yorumları ve İncelemeleri
Lamia Berrada Berca yorumları ve incelemelerini, Lamia Berrada Berca kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Lamia Berrada Berca puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
144 syf.
7/10 puan verdi
Kurgusu ve edebi doyuruculuğu beklentimin altında kalmış olsa da okunması gereken bir kitap söyleyebilirim.
Bir kadının içsel devrimini, zincirlerinden kurtulma çabasını okudum.
Şu an liseye giden kızım yada kız kardeşim olsaydı ona bu kitabı okumasını söylerdim. Ama bir oğlum olsaydı zorla okuturdum.
Kant ve Kırmızı Elbise bir kadının kendini saran ve hayatını karartan zincirlerden kurtulmasını kısa bir şekilde anlattığı bir eserdir.
Vitrinde kırmızı bir elbise gören kadın kahramanın üstündeki kara peçeye bakmasıyla o elbiseye sahip olmak ister. Fakat eşinin böyle bir elbiseye izin vermeyeceğini biliyordur. Dükkanın önünden geçer gider.
Bir gün her zamanki gibi pencereden bakıp düşüncelere dalarken yandaki komşusunun kapısına bir kitap bırakıldığını görür. Kitap okumanın nasıl olduğunu merak eder. Kızını okula bırakırken o kitabı alıp pençesinin içine koyar.
Artık hayatta bir amacı olduğunu hisseder. Perdeleri kapatır ve kızına kitabı okumasını söyler. Kızı kitabı annesine okurken bir cümlenin annesinin hayatını o anda değiştireceğini anlamaz.
Kadın ertesi sabah gider ve elbiseyi alır. Onu tetikleyen ise Kant'ın " Aydınlanma nedir? Aydınlanma, insanın kendi suçuyla düşmüş olduğu ergin olmama durumundan kurtulmasıdır." cümlesi olmuştur.
Bu kitabı bir herkes okumalı çünkü kadınların zincirlerinden artık bir şekilde kurtulmaları gerekiyor.
Bence çok iyi kitap. Çok çok iyi kitap. Birinci bölümde müthiş bir iç sorgu yaşayan, kültürünü, ailesini, evini, inancını sorgulayan bir kadının dayanak olarak bulduğu Kant var. İkinci bölümde ise Kadının erkek karşısında ve toplum içindeki yerini eleştiren düşünür, yazar ve mektuplar var ki bunlar içerisinde nam salmış kişilerden belki de beklenmeyecek ifadeleri görünce hayrete düşeceksiniz.
En temel soruya cevap verilmediği halde bu kadar çetrefilli hale getirilen kadın-erkek tartışması(!) sıcaklığını bu yüzden koruyor. İlk önce cevap verilmeli "Nasıl?"
Nasıl olur da her kitabında, gönderdiği elçiler aracılığıyla eşitliğe vurgu yapan bir yaratıcı, kadını aşağılık olarak göstermeye çalışır?
Elçiler ve kitaplar mı yalan söylüyor, uygulayıcılar mı? Tabii ki uygulayıcılar. Peki bu kadar bariz olan bir şey nasıl oluyor da kabul edilmek istenmiyor? Birkaç şekilde cevaplanabilir tabii. Nedir bunlar, hangi alanlar bunlara cevap verebilir? Cevap verilebilir de neden dinlenilmez?
Kandırılıyorsunuz ey inananlar!
144 syf.
8/10 puan verdi
Lamia Berrada-Berca için kökleri dünyanın şaşırtıcı köşelerine uzanan bir ailenin kızıdır, diyor yazar tanıtımında. Bir dönem Fransızca öğretmenliği yapmış, şu an ise gazeteci. İsviçre, İskoçya, Fas, Fransa. İnanılmaz bir kültür sentezi.
Paris'te yaşayan göçmen bir kadın. Bir kızı var. Eşiyle birlikte, eşinin söylemiyle, 'daha mutlu bir hayat' için Paris'e yerleşiyor. Peki değişen ne oluyor ya da bir şey değişiyor mu? Kendi ülkesinin geleneklerinden vazgeçip yeni bir hayata başlayabiliyor mu?
Basit bir dille, olabildiğince anlaşılır şekilde anlatmış Lamia Berrada-Berca. Tam olarak yapmak istediği bu bence. Herkes tarafından anlaşılmak. Bütün kadınlar adına yazılmış bir tür manifesto gibi. Vitrinde görülen kırmızı bir elbise, - ki yazar bu elbiseyi kadının çığlığı olarak nitelendiriyor- komşusunun kapısında bulduğu Kant'a ait olan kitap ve içinde geçen "Sapere aude" (Aklını kullanma cesaretini göster!) sözü. Hayatın bir noktasında gelen kırılma anı ve o anı yakalayabilmek.
Yazarın derdini, okura vermek istediğini ve böyle basit bir dil kullanmasını sevdim çünkü kendini bulma yolunda minik kızlarıyla mücadele veren kadınların yaşadıkları tam olarak böyle. Ne daha açıklayıcı ne de daha karmaşık. Kendi dilinde olmayan bir kitabı okuma isteği ama aynı zamanda onu tencerede saklaması gerektiği gerçeği, kırmızı elbisenin canlandırdıkları ve onu satın alıp giyebilme cesaretini bulabilme süreci.
Kitabın sonuna kadınların kurtuluşuna, özgürlüğüne, eşitliğine vurgu yapan eserlerden verdiği pasajlar da yeni okumalara yelken açtırıyor. Kant ve Kırmızı Elbise, okuyun lütfen!
Aminata genç bir kadın, bir anne ve bir eş. Evlendikten sonra Kuzey Afrika'daki memleketinden kocasıyla beraber Fransa'ya daha iyi şartlar için göç ederler. Bu şartlar onun için değişmez, okumayı bile öğrenemeden evvel 'günah' nedir bunu öğrenerek büyükannesi ve çevresinin gözlerine göre yetişmiş, onun için ve memleketinin ve dünyada ki on
Günaydın dostlar bugün okumayı uzun zamandır istediğim "Kant ve Kırmızı Elbise" nin yorumuyla geldim. İyi ki okumuşum dediğim kitaplardan oldu. Kant'ın anlamını merak ediyordum. Ünlü filozof Immanuel Kant'mış bahsedilen.... Kitabın son bölümünde yer alan;
Kadınların Kurtuluşuna Özgürlüğüne Eşitliğine Vurgu Yapan Edebi Eserlerden Seçmeler
Boş İnançlara Dini Bağnazlığa Karşı Ve Hoşgörüye Dair Edebi Eserlerden Alıntılar
Bölümlerini çok sevdim. Ünlü yazar ve filozofların eserlerinden alıntılar harikaydı. Çok sevdim gönülden tavsiyemdir.
#kitapyorumu
Kadının değeri olmayan bir coğrafyada doğan Aminata evlendirilir ve Fransa'ya gelir. Kara peçenin ardında her duygusuna gem vuran Aminata vitrinde gördüğü ve onda bir sürü arzu uyandıran Kırmızı Elbise ile hayatını sorgulamaya başlar. Immanuel Kant'ın Aydınlanma eseri onda tam bir duygusal uyanışa neden olur. Daha fazlası için kitabı okumak gerekiyor.
‘Kant ve Kırmızı Elbise’ 3 kısımdan oluşuyor: Aminata’nın öyküsü,kadınların kurtuluşuna-özgürlüğüne-eşitliğine vurgu yapan edebi eserlerden seçmeler,boş inançlara-dini bağnazlığa karşı ve hoşgörüye dair edebi eserlerden alıntılar.Aminata’nın öyküsü ise kendinden sonra gelen iki kısmı tek vücutta bir araya getiriyor.
Aminata karşı komşusuna bırakılan bir kitap görüyor ve içgüdüsel olarak o kitabı alıyor.Aradığı tüm soruları önceden bilirmişçesine cevaplayan bir kitap bu ve şöyle diyor: Sapere aude yani aklını kullanma cesaretini göster!
“Cesaret,gerçek hayatta aynı değildi.Ama hayallerde,evet...”
Yazar kendi hayatındaki çok kültürlülüğün de vermiş olduğu birikimle kısa ama oldukça sağlam bir metin oluşturuyor.İlahi olan/olmayan kitaplara gösterdiği yakın ilgi de açıkça görülüyor.Bu eserde bir kez daha anladığım şey ise şu:
Kadınlara kitaplar çok yakışıyor~
Kant ve kırmızı elbise konusu itibariyle küçük yaşlarda özellikle kadınların okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Dili çok sade ve bir kaç günde bitebilecek şekilde akıcı. Bir kadının hissettikleri ile vitrinde bir elbise görerek hayata bakışını ve kabuğunu kırışını ele alan bu kitap ataerkil toplumlarda yaşayan sindirilmeye çalışılan pek çok kadının hikayesi aslında. “Eşinin doğruları” ile var olmuş bu kadın kendini keşfediyor. Güçlü bir kadın güçlü çocuklar yetiştirir. Fakat sindirilmiş kadınlar kendi mutsuzlukları içinde yok olup giderken yanlarında oğullarını ve kızlarını da götürürler. Konusu etkileyici. Edebi yönü zayıf, betimlemeler yok denilecek kadar az. Ama konusu bunların önüne geçiyor. Özellikle lise ve üniversitenin ilk yıllarında bütün kız çocuklarının okuması gerektiğini düşünüyorum. Ben yeni okudum elbette geç kalınmış sayılmaz.
144 syf.
·
Puan vermedi
Kant ve Kırmızı Elbise, adından dolayı beni kendine çekti. Akışın içine dâhil olunca bu adın ne kadar anlamlı olduğunu anladım.
Kendi kabuğuna çekilen bir kadın. Hayattan istedikleri hiçbir zaman gerçekleşmemiş ve karanlık, kötücül zihinlerin arasında ömrü geçiyor. Kendine güveni, öz saygısı toz zerreciği kadar etkili değil ama bir gün hayatında bir ivme yakalıyor.
Kitap genel olarak iyiydi ama ben bunu lise yıllarımda okusaydım daha çok etkilenirdim. Kitap bana biraz basit geldi. Olay 90 sayfaya sığdırılmış geriye kalan 30 sayfada ise Kant, Montesquieu, Voltaire gibi isimlerin; kadınlarla ilgili sözleri, onlarla ilgili değindikleri düşünceleri yer alıyor.
Kitap Yorumu//Kant ve Kırmızı Elbise-Lamia Berrada-Berca
.
Kadına kimliğini unuturma. Kadına değerini unuturma. Kadına birey olduğunu günah ilan eden eril zihniyetin din adı altında kadını ezişi ve kadına 2. Sınıf muamele edişi. Eve kapatıp, insan yerine koymayışı. Kadın erkeği baştan çıkarır düşüncesini, kadınların birer şeytan olduğu anlayışını kadının zihnine işleyişinin romanı.
Kadının hayallerini süsleyen kırmızı bir elbise ama kırmızı şehveti çağrıştırdığından o siyah giymek ve erkeği baştan çıkartıp günah işlememesini sağlamak için heryerini kapatıp gizlemek zorunda. Ve o kadına dünyayı başka bir pencereden bakmayı öğretecek bir yazarın kitabı; Imannuel Kant
.
Kitapta ayrıca sonlara Voltaire, Kant ve birçok aydınlanma düşünürünün yazdığı kitaplardan kadınların ezilmişliği ve kadın hakları ile ilgili yazdıklarından alıntılar, kubleler mevcut. Voltaire okumalıyım, zira düşüncelerine aşık oldum resmen. Ve Kant’ın şu son sözü ile de son noktayı koyuyorum o zaman; “Sapare Aude!” Aklını kullanma cesaretini göster! İşte aydınlanmayı özetleyen söz.
Kadınların özgürlüğü üzerinden yola çıkan bir romanla başlayan ve 94.sayfadan itibarense kadınların eşitliğine özgü şimdiye kadar yayınlanmış bazı edebi eserlerden seçmeler bizi bekliyordu.
Önce roman kısmından bahsetmek gerekirse;çaflı bir kadının bir anda karşısına çıkan içindeki özgürlük düşüncesini canlandıran kırmızı elbise ve ünlü filozof Kant'ın "Aklını kullanma cesareti göster," sözüyle kendi içinde bir devrim yaşayan bu kadının yaşadıklarına ışık tutan bir romandı. Önce kendi içinde verdiği mücadeleye şahit oluyoruz bu satırlarda. İçinde yer alan görüşlerde bazı ters düşen yanlar olmakla beraber çok güzel ifade edilmiş bir eser olduğuna inanıyorum.
Edebi eserlerden seçmeler kısmı ise, gerçekten çok güzeldi.
Özellikle "Ey kadınlar,kocalarınıza boyun eğin." ile başlayan Voltaire'e ait alıntı metin favorim oldu. Kur'an'da aslında kadınları aşağılayan ayetlerin bulunmadığına ve Hz. Muhammed'in böyle bir ayrım göz etmediğine yer vermeleri güzel yanıydı.
Genel itibariyle ben bu kaleme alınan eseri çok sevdim.Herkesin de mutlaka okuması gerektiğine inanıyorum.
144 syf.
8/10 puan verdi
Aklını kullanma cesaretini göster!
“Kant ve Kırmızı Elbise” isimli romanda; yeni evlenmiş ve göçmen olarak Fransa'ya gelen genç bir kadının geleneklerle boğuşması, tekrarlardan oluşan hayatını değiştiren tesadüfler sonucu yaşadığı aydınlanma serüveni anlatılıyor.
Bir taraftan kendini boğan gelenekler ve günlük yaşamın monotonluğu arasında yaşamış olduğu sorgulamalar, kendisini keşfetmeye çıktığı yolculuğa dikkat çekiliyor.
Bir mağazanın vitrininde gördüğü ve kırmızı elbise ve bir şekilde ele geçirdiği Immanuel Kant'ın kitabındaki "aklını kullanma cesareti göster,” sözü, genç kadının hayatını değiştirmek için itici güçler haline geliyor.
“Kant, günler geçtikçe mutluluk dolu ufuk çizgisine hayran hayran bakarak geçirdiği öğleden sonraların sessizliğinde yüzünü rahatça hayal edebildiği sadık bir dost hâline gelmişti."
Herkese merhaba ️
Tatildeyim ve mutluyum . 🤗.
Siz nasılsınız ?. Neler yapıyorsunuz ?.
Biz @bursaninokurlari olarak Ağustos ayı için bu kitabı seçtik.
Seçmeseydik bu kitabı tercih etmezdim diye düşünüyorum.
Ama @bursaninokurlari sayesinde farklı konu ve tarzlara dalış yapıyorum.
Kitabımız Paris’te yaşayan bir kadını anlatıyor.
Gelenek ve görenekler karşısında bocalıyor.
Kendi içerisinde bir boğuşma yaşıyor.
Sonra kendini değişime bırakıp kendince bir aydınlanma yaşıyor.
Kitap zaten incecik bir çırpıda okunuyor.
Merhaba, instagramda @bursaninokurlari ile Ağustos ayı okumalarımızdan biri Kant ve Kımızı Elbise'ydi. Sevdiğin bir kitaba methiyeler düzmek ne kadar kolaysa sevmediğin bir kitaba eleştiri yazmak da bir o kadar zor.
Size biraz kurgudan bahsedeyim. Evlenip eşiyle birlikte Fransa'ya yerleşen genç bir kadın var. Yaşadığı ülkenin dilini bilmiyor. Bir