“Evet efendimci” insanları dinlemeyin. Tartışma ve atışmalar yaratıcı düşünmeyi besler. Jobs, birlikte çalıştığı insanların kendi fikirlerine meydan okumasını isterdi.
Söz konusu inovasyon olunca, Jobs Picasso’nun ünlü özdeyişini söylemekten zevk duyar: iyi ressamlar kopyalar, büyük ressamlar çalar. Jobs buna bir ekleme yapar: “Ve biz hiçbir zaman büyük fikirleri çalmaktan utanç duymadık.”
“23 yaşındayken değerim bir milyon doların üzerindeydi, 24 yaşındayken 10 milyon doların üzerinde, 25 yaşında ise 100 milyon doların üzerinde ve bu o kadar da önemli değildi çünkü bunu asla para için yapmıyordum.”
Jobs, PepsiCo’nun başkanı John Sculley’i şirketin başına geçmeye ikna etmek için yüzsüzlük kokan bir ifadeyle ona meydan okudu: “Yaşamının geri kalanında şekerli su mu satmak istiyorsun yoksa dünyayı değiştirmek mi?”
Eleştirmenler Jobs’ı empati ya da şefkati olmayan bir sosyopata benzetir. Bu eleştirmenler, çalışanların ve iş arkadaşlarının ona neden katlandığını açıklamak için Stokholm Sendromu’nu öne sürerler. Jobs’ın çalışanları onun tutsağıdır ve kendisine âşık olmuşlardır.
“Bir soruna bakmaya başladığınız ve bunun gerçekten basit olduğunu düşündüğünüz zaman sorunun gerçekte ne kadar karmaşık olduğunu anlamıyorsunuz demektir. Sorunun içine girdiğinizde karmaşık olduğunu görür ve karmakarışık çözümlerle çıkagelirsiniz. İnsanların çoğunun bıraktığı yer burasıdır ve çözümler bir süre işe yarar. Ama gerçekten büyük olan bir insan ilerlemeye devam eder altta yatan en temel sorunu bulur ve her düzlemde işe yarayan zarif bir çözümle gelir."
Jobs, Rolling Stone dergisine şöyle demiştir: “Daha devrimsel değişimler beni her zaman çekmiştir. Neden, bilmiyorum. Çünkü onlar daha zordur. Duygusal açıdan çok daha streslidir. Ve genellikle herkesin size tamamen yanıldığınızı söylediği bir dönemden geçersiniz.”