Lois Duncan olarak bilinen Amerikalı yazar, romancı, şair ve gazeteci Lois Duncan Steinmetz 28 Nisan 1934’te Pennsylvania’da doğdu. En çok gençlik romanlarıyla ve özellikle sinemaya da uyarlanan I Know What You Did Last Summer romanıyla tanınır, korku ve gerilim türlerinde öncü bir figür olarak kabul edilir.
Genç yaşta yazmaya başlayan Duncan’ın Hotel for Dogs (1971), I Know What You Did Last Summer (1973), Summer of Fear (1976) ve Killing Mr. Griffin (1978) romanları büyük ses getirdi ve beyaz perdeye uyarlanarak gişe rekorları kırdı. Yedi kitabı da televizyon filmlerine adapte edildi. Bunlardan en çok konuşulanları 1998’de seyirciyle buluşan I’ve Been Waiting For You ve 2000’de Dennis Hopper’ın başrolü ile izleyici karşısına çıkan Held for Ransom oldu.
İki evliliğinden dört çocuğu olan Duncan, 1983 yılında hayatını derinden etkileyen kızının esrarengiz cinayetine kadar gerilim ve korku romanlarını sürdürdü. 1992’de Who Killed My Daughter? kitabında yaşanan bu faili meçhul cinayetin ayrıntılarından bahsetti.
Yaşadığı travma sonrası hayatı tehdit altında olan kadınlar hakkında yazmayı bırakma kararı alan Duncan, gerilim ve korku türlerinden uzaklaşarak odağını küçük çocuklara yönelik resimli kitaplara ve romanlara kaydırdı. Çözümsüz vakaların araştırılmasına yardımcı olmak için bir araştırma merkezi de kurdu.
Amerikan Kütüphane Derneği’nden 1992 Margaret Edwards Ödülü‘nü aldı. 2014 yılındaysa Amerikalı Polisiye Yazarları Birliği’nin Büyük Usta unvanına kavuştu. Yazarlık kariyerinde kırkın üzerinde kitaba imza attı.
Bir dizi felç geçiren yazar, 15 Haziran 2016’da, 82 yaşında, Florida Bradenton’daki evinde öldü.
Güzel düşünülmüş bir kurgunun böyle yavan bir şekilde işlenmesine gerçekten üzüldüm. 50 sene önce yazılmış bu haliyle iyi bir senaryo olabilir ama edebi olarak gerçekten zayıftı.
Romandaki anlatılmaya değer o bilinmezliklerin üstünkörü bir şekilde sunulması bir yerden sonra rahatsız etmeye başladı. Olayın sürekli dallanıp budaklanması ama bunların neticelerini görememiz büyük bir eksiydi. Olayların sadece ana karakter olan Kit üstünden gitmesi zaten bir hataydı bence. Kendisiyle neredeyse aynı üç eşsiz karakter daha varken sadece Kit’i tanımamız ve onun yorumlarıyla ilerlememiz romanı dar bir alana hapsetmişti bana göre. Oysa yazar diğer üç karakterin de geçmişlerini ve şimdi yaşadıklarını aktarsaydı kurgu kesinlikle daha çok zenginleşirdi. Ama bunun yerine o karakterlerin geçmişine dair birkaç satır dışında bir şey göremedik.
Gerilim yönünden ise güzel bir kitaptı. Yavaş yavaş ortaya çıkan o karanlığı ve onunla gelen çaresizliği okumak heyecan vericiydi. Ama gene bunun yanında karakterlerin zekice hareket edememeleri de bir yerden sonra o heyecana zarar veriyordu. Kitabın sonunun da adeta oldu bittiye getirilmesi beni hayal kırıklığına uğrattı. O zayıf sonun üstüne küçük bir bölüm daha yazılmalıydı muhakkak.
Kitabı okuyacaklara tavsiyem fazla beklentiye girmemeleri. Oku ve unut türünde bir kitap. Kafa dağıtmak için ideal, beklentilerle okumak içinse yanlış bir tercih.
Çok beğenerek okudum. Keşke biraz daha kalın olsaydı da doya doya okusaydım bu dört kızın macerasını. Tadı damağımda kaldı diyebilirim. Baya hoşuma gitti bu kitap. Keşke kızların intikam alabildiklerini görebilseydim kısacık geldi kitap bana sonu da boşlukta kalmış gibi hissettirdi.
Şato gibi bir evin özel eğitim veren yatılı bir liseye dönüşmesi...
Ama aslında o şatonun bir sürü karanlık sırlara sahip olması , Şeytani görünen Blackwood Lisesi'nin karanlık sırlarını okurken kendinizi sürükleyici bir hikayenin içinde bulacaksınız.