Biri, Hiçbiri, Binlercesi
Ne anlatırsan, ya da ne kadar anlatırsan anlat, insanlar anlattığını değil anlamak istediğini anlıyor. Oysaki dillerinde sahte minnet ifadesi, yüzlerinde aydınlanmışlık görüntüsü ile beyinlerinde, bir gün kullanırım diye istifledikleri yağ kütleleri gibi bir kenara atılıp unutulmaya yüz tutuyor. Belki de haklılar!
Yaşamadığı bir şeyi nasıl anlayabilirsin ki? Nasıl hissede bilirsin esen serin rüzgârı, yağan yağmurun ıslaklığını sokakta dolaşmadan. Başka hayatlarda bulabilir misin aşkı, nefreti, acıyı. Yoksa yalnızca boynuna taktığın küçük bir taş kolye gibi sadece orada mı duruyor, yazılanlar, anlatılanlar. Ya da izlediklerin seni sen yapar mı? Kendi kelimeleri, kendi sevinçleri, üzüntüleri olmadan sen olur musun sen? “Sahi, sen misin o?”
Ya şairler ve yazarların anlattıkları da aynıysa. Aslında bizim anlamak istediğimiz değil de başka bir şeyi anlatıyorlarsa beyhude bir çabayla.
O yüzden sustum…
şu listede yer alanlardan okumadıklarım; #195185419 + şu listede yer alanlardan okumadıklarım; #200968391
ve siz uygulama kullanıcıları sayesinde - #227697974 - yaptığım şu liste;
(bu muhtemelen daha da büyür.. umarım