Luis Bunuel

Son Nefesim author
Author
9.2/10
8 People
46
Reads
11
Likes
2,095
Views

Luis Bunuel Quotes

You can find Luis Bunuel quotes, Luis Bunuel book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
...kendimi, her yaşımda sınav vermek zorunlulu­ğunda görüyorum. Sınavları başardım sanırken böyle ol­madığını anlıyorum. Yeniden girmem gerekiyor ve tabii ki bilmem gereken her şeyi unutmuş oluyorum.
Yaşlılık...
Kendi tanımımı kolayca yapabilirim. Yaşlıyım... Benim ana hastalığım bu. Ancak evimde rahat edebiliyorum, günlük yaşantıma sadık kalarak... Kalkıyor, bir kahve içiyorum. Yarım saat kadar beden hareketi yaptıktan sonra, elimi yüzümü yıkayıp bir kahve daha içiyor, bir şeyler yiyorum. Saat 9.30 veya 10 olmuştur. Dışarı çıkıp evlerin çevresinde bir gezinti yapıyorum. Sonra, öğlene kadar can sıkıntısı içinde oturuyorum. Gözlerim güçten düştü. Ancak büyüteçle ve özel bir aydınlatmayla okuyabiliyorum. Bu beni çok yoruyor. Sağırlığım ise, uzun bir zamandır müzik dinlemekten alıkoyuyor beni. İşte o zaman bekliyor ve düşünüyorum. Eskileri anımsıyorum, sabırsız hareketlerle saatime sık sık göz atıyorum. Çalışma odamda, yavaş yavaş aperatifimi içtiğim öğle saatleri çok kutsaldır benim için. Yemekten sonra, saat üçe kadar koltuğumda birz uyuklarım. Üç-beş arası, benim en çok sıkıldığım saatlerdir. Bir-iki satır okur veya bir mektuba cevap veririm, öteberiye dokunurum. Saat beşten itibaren, koluma daha sık gözatmaya başlarım. Altıda alacağım aperatifime daha ne kadar var diye... Zaman zaman onbeş dakika hile yaptığım da olur. Bazen de saat beşten sonra, bir-iki dostumu konuk eder, onlarla gevezelik ederim. Saat yedide karımla yemek yer ve erkenden yatarım.
Sayfa 322 - Afa Yayınları
Reklam
Bilgiçlikten ve bilimsel jargondan tiksinirim. Cahiers du Cinéma'daki bazı yazıları okurken kahkahalarla güldüğüm çok olmuştur. Bir gün fahri başkanı olduğum Meksiko City'deki Centro de Capacitacion Cinematografica adlı yüksek sinema okuluna davet edilmiştim. Beni üç dört profesörle tanıştırdılar. Aralarında kılık kıyafeti yerinde, efendi, mahcubiyetinden kızaran genç bir adam vardı. Branşının ne olduğunu sordum. Şöyle yanıtladı: "Klonik göstergebilimi." Onu oracıkta öldürebilirdim. Paris'e özgü tipik bir tavır olan bilimsel jargon, az gelişmiş ülkelerde üzücü boyutlara ulaşmaktadır. Bu, kültürel sömürgeciliğin çok açık bir örneğidir.
Sayfa 279 - Afa Yayınları
80'lerden bir dilek
Nüfus patlaması beni o kadar korkutur ki, zaman zaman kendimi alamayıp evrensel bir felaket düşlediğim çok olmuştur. Öyle bir yıkım ki bu, benim de içinde olacağım iki milyon canlıyı yeryüzünden silip süpürüyor. Ama benim sözünü ettiğim bu felaket, doğal bir güçten kaynaklanmalı. Yer sarsıntıları, sel felaketleri veya dünyayı kırıp geçirecek bir virüs gibi...
Sayfa 320 - Afa Yayınları
Franko'nun körükörüne hasmı değildim. Gözüme şeytanın kendisi gibi görünmüyordu. Tükenmiş İspanya'yı, Nazilerin eline geçmekten kurtardığına bile inanmaya hazırım. Onun hakında, bir miktar anlaşılmazlığı da kabul ediyorum. Zararsız nihilizm hayalleri arasında kendi kendime diyorum ki, karşınızdakilerde, yani Franko yandaşları arasında daha yaygın olan kültür ve zenginliğin vahşeti azaltacağını umardım. Hiç de öyle olmadı, tam aksine. Bu yüzden şu anda sek martinimi içerken, paranın ve kültürün getireceği yarardan kuşku duymaktayım.
Sayfa 212 - Afa Yayınları
Ölüm, varlığını her zaman hissettirirdi. Tıpkı ortaçağ­ da olduğu gibi, ölüm yaşamın bir parçasıydı.
Reklam
Ve adımız zamanla unutulacak, kimse yaptıklarımızı anımsamayacak, yaşamımız bir bulut gibi gelip geçecek, güneşin ışınlarıyka dağılan bir sis gibi çözülecek ve onun sıcaklığıyla yok olacak.
Birçok insan gibi, benim de düş gücüm ve gerçeklerim arasında derin bir uçurum bulunabilir.
Bir alıntıyla kitap yarım bırakılır mı? Evet.
Lorca okumaya başladı. Çok güzel okuduğunu daha önce de söylemiştim. Yine de birinci bölümün sonunda, o perdeleri çekilebilen tavanlıklı karyoladaki yaşlı adamla genç kızın öyküsünde hoşuma gitmeyen bir şey vardı. Bö­lüm sonunda, suflör yerinden çıkan eciş bücüş bir adam, seyircilere dönüp şöyle diyordu: "Evet, sayın seyirciler! İşte şimdi Don Perlimplim ve Belise, gördüğünüz gibi. .. " O an okumasını kesip masanın üstüne vurarak dedim ki: "Yeter Federico! Ne boktan şey bu böyle!" Sapsarı oldu ve kağıtları topladı. Dali de kalın sesiyle destekledi beni: "Bunuel haklı! Gerçekten de boktan!" Oyunun sonunu asla öğrenemedim. Bu arada şunu da itiraf etmeliyim ki bana çoğu kez biraz tumturaklı ve süslü görünen Lorca'nın oyunlarına duyduğum hayranlık, biraz tartışma götürür. Yaşamı ve kişiliği yapıtlarının çok daha ilerisindeydi her zaman.
Ölüm ve din. Var olma ve güç. Buna karşılık, yaşama sevinci hep daha üstün gelir. Zevklerimiz ve o önünü alamadığımız isteklerimiz doyu­ruldukları oranda daha da kuvvetlenip yoğunlaşır. Engel­ler isteği körükler.
72 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.