Her şey ormanda kaybolabilir; makineler, trenler, vinçler, küçük vagonlar, sivrisinekler, barajlar, bataklıklar, elektrik mavisi, yeşil, sarı ve mor manzara, tropik akşamı, her şey; altın, sınır, öfke, acı, her şey.
Gerçek, düşlenen ile arzulanan arasında güzel bir uzlaşmadır ve bu uzlaşma sağlandığı zaman her şey hayal edilebilir gibidir. Olaylar, unutulmuşluğa ya da sessizliğe karşın, düşüncelere ya da müziğe benzerler, gündelik ve sağlam bir müziğe, ışıklı bir maddeye.
O bir serüvenci değildi, hiçbir şey değildi; yapmakta olduğu şeyi yapmak istiyordu yalnızca, yaşamak, hiçbir öyküye, hiçbir yoruma inanmadan düşünmek. Boş bir kafayla. Her şeyi kendi deneyimleriyle öğrenmeli, bütün cahilliği, meraklılığı, yüreğinde kalan birazcık duygu ile.