Lütfi Bergen

Kenti Durduran Şehir yazarı
Yazar
8.2/10
53 Kişi
201
Okunma
45
Beğeni
3.812
Görüntülenme

En Yeni Lütfi Bergen Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Lütfi Bergen sözleri ve alıntılarını, en yeni Lütfi Bergen kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ergenekon Destanı'nın modern toplumlara yansıması hakkında bir kaç söz söylemek gerekmektedir: Bu destan Adem'in kıssasının bozulmuş bir formunu ihtiva ediyor. Bilindiği gibi Ademoğulları her batında biri kız biri erkek olmak üzere ikiz doğmakta ve ardı ardına gelen batındaki cinsler çapraz şekilde nikahlanmaktaydı. Destan, Kayan Tigin'in ve Görkem'in karılarının ikiz çocuklar doğurduklarından bahsetmekte, ancak cinsiyet özelliklerinden söz açmamaktadir. Çeşitli Türk-Altay Yaratılış destanları da Kur'an'ın beyan ettiği yaradılış kıssaları ile büyük benzerlik taşımaktadır.
Sayfa 160 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Toplumlar, tıpkı insanlardaki cüz'i iradeye benzer bir irade ile kendi nefslerini (toplumların da nefsleri var) değiştirebilir. Bu anlamda kasıl insanlara zalim, fasık, mücrim, inatçı, böbürlenen vs. sıfatlar veriliyorsa toplumlar da böylesi sıfatlarla anılabilir: Zalim kavm (28/21), fasık kavm (28/32), mücrim kavm (10/75, 44/22, 51/32), inatçı kavm (19/97), böbürlenen kavm (23/46) gibi.
Sayfa 156 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Reklam
Bize göre İbn Haldun, Kur'an'ın 'bedevi' diye tanımladığı topluluğun dışında bir kavramlaştırmaya girmiştir. Sabunî'nin Razî'den naklettiğine göre bir kimse Arap soyundan ise şehir ve köylerde yerleşik ise ona Arap denir, vadilerde dolaşanlar ise A'rap (bedevi) diye anılır. Bedeviler yöneticisiz, öğreticisiz büyümüşlerdir ve diledikleri gibi yetişmişlerdir, âlimlerle görüşmekten uzaktırlar, kanun ve hüküm tanımazlar (bilmezler). Yani hiçbir sabiteleri, istinadları yoktur, yeryüzünde (çölde, nizamın bulunmadığı uçsuz bucaksız dar'da) başıboş gezinirler. Nitekim Allah Teâlâ onlardan elçi göndermemiş, peygamber ancak kasabalar (köyler?) halkından çıkmıştır: "Senden önce gönderdiğimiz elçiler de ancak kasabalar halkından, kendilerine vahyettiğimiz bir takım erkeklerdi" (Yusuf, 109- meal İbn Kesir tefsirinden alındı).
Sayfa 153 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Bize göre medeniyet olarak telakki edilip de ölçüsünü adl'den almayan karyeler, iktisadi-siyasi dayatmalarla bireyi köleleştirmektedirler. Tekbiçimlilik ile toplum ve bireyin üstünde bir iktidar organizasyonu kurarak 'medeniyet' vasfını kazanan bu karyelerde, maddi düzenlemeler (yap-yapma komutları), gerçekte ahlâk, hatta din boyutunda yansımalara sebep olmaktadır.
Sayfa 152 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Adaletin varoluşunun temeli devlet, sınıf, üretim biçimi, bilim, refah olamaz. Hatta insan bile olamaz. Nasıl ki insandan bağımsız, üstte, insanın her halükârda tabi olması gereken bir ahlâk fikri vardır, adalet de vardır ve böyledir. Sağır, kör, dış âlemden doğuştan habersiz bir insan nasıl ahlâktan bigane kalamayacaksa ve ahlâklı olmanın temeli onun için eğitim, duyu organlarının tamlığı, sosyal çevre vs. değilse adalet de bu tür bir temele yaslanmadan vardır (çünkü, sağır, kör olmak insanı nefs sahibi olmaktan vareste kılmaz. Allah nefse fücurunu ve takvasını ilham etmiştir, bkz:Kur'an, Şems/8).
Sayfa 150 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Ezilen yığınların çıkarlarını savunacak bir aygıta yaslanımak geçmiştekilerin yanılgılarıydı. Lenin, işçilerin ve köylülerin çözülmez birliğine dayalı Sovyet Devleti'ni böyle bir aygıt olarak sunuyordu. Troçki, sosyalizmin Rusya'da kurulacağı inancını çoktan tüketmişti. O'nun aygıtı, proleter bir devrimin dünya devrimi oluşturabilmesi için "kışkırtılması"; yani uluslararası alanda sosyalist bir devrim gerçekleşinceye kadar proleteryanın köylülükten ayrılması, militerleştirilmesi, içerde iç savaşlarla, dışarda da devrimci savaşlar vasıtasıyla ulusların tamamına yakın kısmının proleterleştirilmesini hedef alan proleter diktası idi.
Sayfa 150 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Reklam
Osman, Ebu Bekir, Mu'sab b. Umeyr, Hatice (r.a. cümlesine) ticari varlıklarını çok kısa zamanda yitirmişlerdi. Bu durum dinin yeryüzünün zenginliklerine sahip olmak amacını hiçbir zaman taşımadığını, gönderildiği toplumun iktisadi yapısını başkaları adına işletecek bir yönelişe girmediğini göstermektedir.
Sayfa 144 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Sanıldığının tersine yeryüzünde halife olmanın ve yeryüzünü imarla mükellef kılınmanın tabii neticesi bir kısım insanların daha iyi şartlarda hayatlarını devam ettirmeleri değildi. Peygamberlerin, gönderildikleri kavmlerin teknik kabiliyetlerini geliştirmek, iktisadi yapılarını davetleri adına kullanmak gibi edimlerine rastlanmaz.
Sayfa 144 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Kâr peşinde koşmaya ideolojik yönden direnç, İslâm ülkelerinde Hıristiyan Batıdakinden daha azdır. Ortaçağ Hıristiyan ilahiyatçılara göre, gerekli olandan daha fazla servet peşinde koşmak günah iken; Müslüman ilahiyatçılara göre, serveti iyi ve yerinde kullanmak, akıllıca sarfetmek, cömertçe dağıtmak gerekir.
Sayfa 142 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
.. Bu anlamda bir kuşun avladığı böceği yuvaya taşıması zikir, tesbih, din, çalışma ve hayattır. Mahlukat âleminde de tıpkı bunun gibi hayatın kendisi din ve çalışmadır. Herkes kendisine verilen mesuliyetin gereklerine uygun şekilde çalışarak tesbih eder, teslim olur; bu amaca dayalı olarak hayat bulur.
Sayfa 131 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
747 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.