M. Ali Alpar

M. Ali AlparBilimin Öncü Kadını Remziye Hisar yazarı
Yazar
8.8/10
32 Kişi
81
Okunma
0
Beğeni
890
Görüntülenme
Bu evde yetişmiş iki nesil, Remziyanım, oğlu ve kızı,bilim eğitimi görmüş, bilime olağanüstü katkılarda bulunmuştu. Remziyanımın bir bilim kadını olarak hikayesini okuyacaksınız bu kitapta.
Remziyanım yaşla büsbütün ufalmış, kahve rengi veya gri renklerde çiçekli bir basma elbise ve hırkası içinde Pırıl pırıl zihni ve hafızasıyla, yavaş yavaş, kısık bir sesle anlatırdı. Evin bir de yüksekçe duvarlarla çevrili bahçesi vardı.öyle çimli, bakımlı bir bahçe değil, toprağı biraz inişli yokuşlu, otların arasında çok güzel çeşitli meyve ağaçlarının bulunduğu, gölgeli, sakın, görmüş geçirmiş bir bahçe.
Reklam
Bunlar hükümet programı ile olacak şeyler değil, devlet programı olacak ve kim iktidara gelirse gelsin dokunmayacak.
“Mezun olduktan sonra Darülfünun’un kimya şubesine yazıldım. Sebebi de şu: Fen derslerinde daima, kanunlarda olsun diğer şeylerde olsun, hep yabancı isim olması, bir tek Türk adı olmaması beni kahrederdi. Sanki o eksiği ben tamamlayacakmışım zannederdim.”
Bakıyoruz burada hiçbir şey yapamayan insan gidiyor Amerika'da, İsviçre'de, Almanya'da çalışıyor ve öne geçebiliyor. Neden Kendi memleketinde bunu yapamıyor, üstünde düşünülmesi gereken önemli bir konu.
Burada gölgeye kurulan masada Remziyanım' ın kız kardeşi, Haydarpaşa Lisesi' nde öğretmenlikten emekli Mihri Hanım misafirlerine begendili tavuk sunar. Bu ev ve bahçe, ailenin, eski İstanbul' dan süzülmüş, bilge kadınların hatırasını taşıyan kültürünü ve hayatını yansıtırdı.
Reklam
Beni buna mahkûm etti, burnunu sürtmek için. Sonra bir gün gazetede Zonguldak' taki Maden Mühendisi Mektebi 'nde bir kimya hocası arandığını okudum. Bunun üzerine bu adam ne yaparsa yapsın ben yinede ona mektup yazacağım dedim. Acı bir mektup yazdım: ben bu tahsili devlet parasıyla yaptım ve senelerce bu paraları aldım. Şimdi bulunduğum bu üçüncü muavinlikte ilimle hiç alakası olmayan idari vazifeler görüyorum. Beni müdürlük yerine muavinlige koymakla gururunuz kafi derecede tatmin edilmiştir zannederim.20
Remziye Hisar
... Türkiye'de kimya üzerine çok şey yapılabilirdi, ama işte maalesef bütün araştırmalara engel olan bir kaç kıskanç insanın köprü başlarını tutması yüzünden çok fırsatlar kaçırdık. ...
Mezun olduktan sonra Darülfünun'un kimya şubesine yazıldım.Sebebi de şu:Fen derslerinde daima,kanunlarda olsun diğer şeylerde olsun,hep yabancı isim olması,bir tek Türk adı olmaması beni kahrederdi.Sanki o eksiği ben tamamlayacakmışım zannederdim.Tabii çocukluk.
Psikolojik Mobbing
"R.H.: Vardı, hem de çok vardı. Müdür bir emekli askerdi; müdür tarafından çok rahatsız edilirdim. Mesela bana "Hangi dersleri istersiniz?" diye sormuşlardı. Ben de rica etmiştim, "İlk derse koymayın, vapurum uymuyor," demiştim. Bunun üzerine bütün derslerimi ilk saate koydular ve ben Anadoluhisarı'ndan altı buçuktaki vapurla çıkıp gitmeye mecbur oldum bütün Eczacı Mektebi hayatım. İşte nasıl eziyet edecekler onun şeyini bilirler... - Daniskasını? R. H.: Fizyolojisini bilirler; yani bir insana nasıl eziyet edilirin bütün kanunlarını. Çok çektiler saçımın dibinden. Terazilerimi kırdırırlar asistanıma. Her gün onlarla uğraşırım, muvazenesini bozdururlar. Kantitatif laboratuvar, kilitli. Girerim ki terazilerin bütün kefeleri yerlerde, meğer asistanım açıp yapıyormuş. Onları her sabah ayarla, talebe gelecek."
Sayfa 38 - Remziye HisarKitabı okudu
Reklam
Bilim Ödülü
"Sonra aynı günlerde, aradan iki gün geçmeden bir gün odama Fransa sefaretinden bir memur geldi ve bana bir kağıt uzattı. Açınca şaşırdım, Fransız Hükümeti bana Napoleon zamanında tesis edilen ve yabancı ilim adamlarına verilen akademi nişanının officier rütbesine layık görüldüğümü bildiriyordu. Böylece zannediyorum ki kadınlar arasında, laboratuvarda çalışanlar arasında o devirde yabancı bir ilim nişanı galiba ilk ben almış oluyordum."
Sayfa 43 - Remziye HisarKitabı okudu
"Bana deselerdi ki bundan birkaç sene evvel, iyi aile kızlarından ibaret Türk hanımları gelecek, buralarda çalışacak, inanmazdım. Şimdi gözlerimle gördüm, artık anlıyorum ki bu memleket hiçbir zaman batmayacaktır."
Sayfa 7 - Çar Ordusundan Bir Miralay:Kitabı okudu
1956 senesinde, gazetelerde bir Amerikalı profesörün Illinois Üniversitesi'nden geldiğini ve İstanbul Üniversitesi'nde poli­fosfatlar üzerinde bir konferans vereceğini okudum. Ben de polifosfatlar , metafosfatlar üzerinde çalıştığım için ne yenilik var diye dinlemeye gittim. Bu profesör konferansına Türkiye'deki Hisar'ın bu mevzuda çok mühim buluşları olduğunu söylemekle söze başladı. Dinleyici öğrenciler beni tanımıyorlardı, çünkü İstanbul Üniversitesi'nden uzaklaşalı hayli olmuştu. Kim bu Hisar diyorlar; adam mütemadiyen Hisar'ın yaptıklarının, buluşlarının ne kadar mühim oldu­ğunu anlatıyordu.
– O araştırma yapar mıydı? R.H.: Yok. Araştırma hoca yaptırmıyor zaten, hocanın önlediği şey o.
Benim gittiğim zamanda iki üç hanım mı ne vardı kimyada. - Onların o zamanlarda bir faaliyetleri var mıydı? R.H.: Hayır, yok. Araştırma faaliyeti yok. Onun için Atatürk bu inkılabı yaptırdı.
Resim