M. Emin Saraç hocaya şunları anlatmıştır: “Bediüzzaman İstanbul’a ilk geldiğinde birçok âlimler gibi ben de (ziyaretine) gittim. Kapısında, ‘Burada her suale cevap verilir, kimseye soru sorulmaz’ yazılıydı. Mutavvel’den[ çok zor bir sual hazırladım. Tereddütsüz ve çok isabetli en doğru cevabı verdi. Gördüğüm en zeki insanlardandır.”
Risale-i Nur külliyatı yazılırken takdir etmiş, övgü ile bahsetmişlerdir.
sözün özü İsmailağa Cemaati başta olmak üzere her ehli sünneti savunurum, laf söyleyini tenkit ederim. Üslubum sertmiş, bize sürekli hakaret eden, şirk ehli, bidat ehli kendinden başka herkesi tekfir kâfir ilan eden selefi akide ve ahbesin çocuklarına gül atacak değilim..
Üstad
Necip Fazıl Kısakürek in dediği gibi "İnandığı dâvada ve dâvasının öz hududu içinde aşırı olmayanın yüzüne tükürünüz."
Babam bizi okutmaya başladığı ,zaman jandarmalar gelip babamı götürmüşlerdi ve biz çok korkmuştuk. Babam hâkim huzuruna çıkarıldığında kendisine " Arapça okutmak yasak, Medreseler kapatıldı sen neden hala arapça okutuyorsun? diye sormuşlar. Babam da orada, "Ben çocuklarıma kimsenin ırzına, malına, canına kastedecek şeyler öğretmiyorum. Ben Kur'an-ı Azimü'ş-şan-ı okutuyorum, ben Kur'an-ı Azimü'ş-şan-ı okutuyorum..." der ve gözlerinden yaşlar akmaya başlardı.
Allah Rahmet Eylesin
M. Emin Saraç´ın abisi Bahaddin Saraç, kardeşleri Osman ve Yusuf ile kız kardeşleri, anne ve babaları tarafından Kur´ân okumanın suç sayılabildiği dönemlerde Kur´ân hafızı olarak yetiştirildiler. Babası Hafız Mustafa Efendi o dönemde çocuklarına Kur'ân-ı Kerîm okuttuğu için mahkemeye çıkarıldı.
Hâkim,
"Sen çocuklara Arapça okutuyormuşsun. Bu, doğru mu?" diye sorduğunda "Ben çocuklara kimsenin canına, malına ve ırzına tasallut etmeleri için bir şeyler öğretmiyorum; ben Kur'ân-ı Azîmüşşan'ı okutuyorum" dedi. Ancak mahkeme neticesinde 6 ay hapis cezası aldı.