Tarihe 'İstibdat Devri' diye geçen bu 30 yıllık devirde hürriyetler kısıldıkça kısılmış, padişahın şahsi idaresi hayatın her safhasında kendini gösterir olmuştur.
İttihatçılar davalarına aykırı olarak hürriyet yerine yeni bir istibdat, adalet yerine zulüm, kardeşlik yerine düşmanlık, hapis ve suikastler devrine girmişler. İmparatorluğu kurtaracak yerde dağılmasına sebep olmuşlardı.
Saray ilk kez Sultan Abdülaziz döneminde fotoğrafı el atıyor.
Osmanlı topraklarındaki tarihi eserler başta olmak üzere tüm dünyayı arşivlemek Sultan Abdülhamid'e nasip oluyor.
Sultan Abdülhamid dünyada fotoğrafa en fazla değer vermiş ve en fazla katkısı olmuş bir insan.
Her ne kadar donanmanın çürütülmesi, E. Jorris'in serbest kalması gibi birkaç meseledeki görüşüne katılmıyor olsam da Sultan Abdülhamid ile alakalı yazılan güzel eserlerden bir tanesi diyebilirim.
Çoğu diğer eserlerde görmeye alışık olduğumuz bilgiler yer almakla birlikte, eserde birçok özgün noktalarda yer almakta olup Abdülhamid dönemi meraklıları için bir farkındalık kalmaktadır.
Türk tarihinin belki de en zor 33 yılını yönetti.
Sanat anlayışı, evhamlı oluşu, devlet yönetimi, adaleti,sıkı yönetimi..
Hep konuşuldu, hep tartışıldı.
Bu kadar çok konuşulması, kızıl Sultan denmesi, Allah ve Türk düşmanları tarafından sevilmemesi bile sevilmesine yeterli delil.
O döneme ışık tutan, bir çırpıda okunan, kurgusu güzel bir kitap..
Bu arada Abdülhamid demişken, o olsaydı bu gün Kudüs'te yaşananların hiçbiri yaşamayacaktı.
Onu eleştirenler, şuan Kudüs'ün halinden rahatsız olmayan, hatta memnun olanlar..
Onlarla aynı tarafta olmadığım için onur duyarım.