M Mahzun Doğan

M Mahzun DoğanUyyyy... Aha! yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
7
Okunma
1
Beğeni
503
Görüntülenme

En Yeni M Mahzun Doğan Sözleri ve Alıntıları

En Yeni M Mahzun Doğan sözleri ve alıntılarını, en yeni M Mahzun Doğan kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir seninle yürüdüğümüz denize doğru Ne bir deniz gördüm başka Ne bir yol denize doğru
Sayfa 8 - A Kitabevi YayınlarıKitabı okudu
... Kıbleni kendin bul evlat! Nüfus cüzdanları yalan!
Reklam
Nefes olayım ciğerparem, çek Kanadım eski bir türküde çırpınır bilinmez kim söyler, koşarım hangi damara? Kal benimle yağmursonu ya da gidelim
Oturmuş da kapı önlerine güneş eğirir kadınlar Kirmenlerine bulut dolanır, dağ dolanır Irmaklar susar, susar yayla yolları Ben susarım Ah uzaklar… Uzaklar… kandiller yanar gecelerin koynunda gözünde kum taneciklerinin, ayazında zemherinin tutuşur ateşler, yeryüzünün sağrısında Yakınlar susar, susar dost bildiklerin Ben susarım Ah uzaklar… Uzaklar…
Söyle bana su kardeş, şimdi bu hangi atın toynağı öksüz bir zamanın çağıltısını döven, gecenin derini düşlerin ipeğiyle dokunurken kerpiçlerin nefesi yalnız bir çamın gövdesinden süzülüşü reçinenin gölgesini bin yıl sonra bir çocuğun yüzüne düşüren kiraz ağacı söyle bana, sen de uyur musun geceleri üstünü kim örter, ne süsler rüyalarını, bir özlediğin Söyle bana su kardeş, “Sevdaluk eyi şey” mi?
Yok başka yanıt diyor bileklerimi kesen sokak, yalnızlıktır yüzyılın virtüözü, çekip gitmiş çekip gitmiş olsam bile mektup yaz Taammüden öpeceğim dudaklarından, nasılsa kararı beraat, kalp mahkemesinin sonunda bir Bob Marley şarkısı çekecek tetiği. Ah! Buralar eskidi, ekşimiş karanfil sürüsü yıkıldı yıkılacak bir gökdelen, merdivenlerde bir genç kız eteği, olur mu sargı bezi? Yok artık mübaşirlere bırakmam öğle uykuları bıçağı biledi. Haydi, bana bir Hitit Güneşi…
Reklam
Kirlenmiş bir mendil bu yüzyıl. Ben artık gidiyorum Mostar göklerinden yıldızlar alacağım yanıma ışıl ışıl Bir de gülümseyişlerini sevdiğim kadınların Böcek seslerini toplayacağım çocukluğun ölümsüz kırlarından saracağım yaprağına kır menekşelerinin Belki bir demet rüzgâr eylül akşamlarından Gayrısını unutacağım Kirlenmiş bir mendil bu yeryüzü. Ben artık gidiyorum
Yazdan kalma bir rüya beklemiş de bu günü sürükledi çam ağacını öğle uykusuna Geveze bir güneş konuştu durdu uzak bir deniz kıyısıyla Şimdi bir yağmur şakısa kalbimi tutsam o dağ köyüne giden patika uyansa gelip cama vursa Şaşkın bir kitap: Şibumi Beni unutup şarkıya dursa Ah! Herkesin gecesinde başka akan ırmak ayaklarımda çalkansa… çalkansa… Fısıldasa: Ben seni seviyorum hâlâ
Sait Faik’im bazen, dizelerinde Nâzım’ın sandala çekerim öteleri Ölmüş bir karınca olurum sonra omuzlarda taşınan ikindi bir çakıltaşının gözbebeğinden dökülür odalara Martı kanadı olurum gölgem vurur sulara Ufuktan geçen gemiler bir adayı sürükler koynuma Akşam, dalgasız bir ömrün tenini dokur yosunların şarkısıyla durur seni özlerim...
Reklam
Kondum göçtüm, kondum göçtüm, bir karanfilin tenine dedi. Kim? Sormadım! Akasyanın gölgesi, binlerce yıl öncenin ağıtlarıyla yundu Adını sonsuzluk fısıldamış kulağına Çalkalandı durdu, çalkalandı durdu Oturdum. Tarih kadar yorgundum. Beni bir serçe okudu!
Atlılar geçiyor, bak sökün etti bulvar menekşeleri Hiç kullanmadım, küflendi yastıkaltında bu çakaralmaz mevsim
Nefes olayım ciğerparem, çek Kanadım eski bir türküde çırpınır bilinmez kim söyler, koşarım hangi damara? Kal benimle yağmursonu ya da gidelim
Bana bir tenha ısmarla ya da tut göğü savur bir kum tanesinin bakışlarına Artık yağmur geceyi ezber etmiş bir kız çocuğu kekeme sabahlardan bakar Sıkıldım bu tekno yüzlerden duruşları vitrin, bakışları amblem Bu otobüslerin duracağı yok benim yolum gidilmez bir zamana Bana bir tenha ısmarla
Okunur okunmaz unutulan bir kaza haberi iki satır dalgınlık, eskiden kül tablalarında birikirdi Rüyalarımı kanadı kırık bir serçe görür, uykularımı uyur, kim? Ah ki, sokaklardan ses biriktiren gemi Hangi suları köpürtür şimdi? Bilinir mi, hangi yalnızlıktır eskittiği?