Söyle bana su kardeş, şimdi bu hangi atın toynağı
öksüz bir zamanın çağıltısını döven, gecenin derini
düşlerin ipeğiyle dokunurken kerpiçlerin nefesi
yalnız bir çamın gövdesinden süzülüşü reçinenin
gölgesini bin yıl sonra bir çocuğun yüzüne düşüren
kiraz ağacı söyle bana, sen de uyur musun geceleri
üstünü kim örter, ne süsler rüyalarını, bir özlediğin
Söyle bana su kardeş, “Sevdaluk eyi şey” mi?