Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

M. Mustafa Çakmaklıoğlu

M. Mustafa Çakmaklıoğluİbn Arabiye göre İbadetlerin Manevi Yorumları yazarı
Yazar
Çevirmen
10.0/10
1 Kişi
15
Okunma
3
Beğeni
1.182
Görüntülenme

Hakkında

İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Mezunu. Eserleri:Hakikat Yolcusunun Son Durağı,Kalp Aynası,İbni Arabi'ye Göre İbadetlerin Manevi Yorumları,İbni Arabi'de Ma'rifetin İfadesi.
Tam adı:
Muhammet Mustafa Çakmaklıoğlu
Unvan:
Prof. Dr. Yazar
Doğum:
1970

Okurlar

3 okur beğendi.
15 okur okudu.
5 okur okuyor.
28 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Reklam
giriş
Biz burada sadece ibâdetler boyutuyla ve İbnû'l-Arabî özelinde konuyu ele almaya çalışacağız. İbnû'l-Arabî özellikle Fütûhâtta zikrettiği ibâdetİerle ilgili her bir zahirî hükme bir de bu cihetten yaklaşmakta ve zengin derunî yorumlar sunmaktadır. Çünkü İbnû'l-Arabî nazarında şeriat; her konuya, ibâdetlerle ilgili sırrî mânâlara imâyla bile olsa bir şekilde işaret etmiştir. Bu işaretleri bilen bilir, bilemeyen bilmez. Ona göre bu işlerin sırlarını sadece keşf ve Vücûd (Hak) ehli bilebilir. Zaten kendisinin bir tanımına göre de tasavvuf, şeriatın âdâbına zâhiren ve bâtınen vukûfiyetten ve her şeye, kendisine lâyık olduğu şekliyle muamele etme anlamına güzel ahlâktan ibarettir,
Sayfa 20 - İnsan Yayınları, 1. Baskı, 2011- İbn Arabi Kitaplığı:11Kitabı okudu
İnsan aceleci (pek hırsli ve sabırsız) yaratılmıştır.Kendisine fenalık dokunduğunda sızlanır,feryat eder.Ona imkân (hayr/mal) verildiğinde ise pinti kesilir.” (Me'âric 70/19-21). Dolayısıyla insan yaratılışı itibarıyla hırslı ve cimridir. Bir diğer ayette de “nefsinin cimriliğinden korunmuş kimse...” (Haşr 59/9) denilmek süretiyle cimrilik doğrudan insanın nefsine nisbet edilmiştir. Öyleyse cimrilik insanın yaratılışında ve tabiatında vardır. İbnü”l-Arabi insanın bu özelliğini de varlık ve varoluş anlayışıyla ilişkilendirerek açıklar. Şöyle ki insan, vücüdunu Allah'ın mutlak vücüdundan istifadeyle kazanmıştır. Hal böyle olunca insan henüz varoluş düzeyinde bile verme değil alma, kendisinden faydalanılan değil kendisi istifade eden bir özellikte yaratılmıştır. Dolayısıyla Şeyhü”l-Ekber'e göre kulun hakikati, yaratılışı tasaddukta bulunmayı gerektirmez. İşte sadakanın, zekât vermenin burhân oluşu bu noktada ortaya çıkar. Kul zekâtını verdiğinde, onun bu zekâtı Allah'ın kendisinde yaratmış olduŞu nefsinin cimriliğinden korunmuş olduğuna bir burhândır, açık bir delildir. İşte bu sebeple zekât ya da en genel anlamıyla sadaka bir burhândır.*26
Kalp, fıtraten sürekli cilâlı, parlak ve saftır... Kalbin zâti cilâsı ilimdir desen, buna imkân yok. Kalbin asli cilâsı, bizzat ilmin kendisi değildir; fakat ilmin husülünün(ortaya çıkmanın) sebebidir. Tıpkı ma'lumun kalpte zuhürunun ilmin husûlünün sebebi olması gibi. İlim, bilinen şeyi kalpte hâsıl eden sebeptir desen buna da imkân yok. Yine ilim, ma'lumun nefse tab” olunmuş bir misâlidir desen, ki bu ma'lumun tasavvurudur, bu da mümkün değil. Öyleyse sana “ilim nedir?” diye sorulursa şöyle de: İlim bilinecek şeyin, eğer idrâki mümkün ise bizâtihi nasılsa öylece idrâk edilmesidir. Fakat idrâki mümkün değilse o zaman idrak edemeyeceğini bilmek ilimdir.”272
Henüz kayıt yok
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
294 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Mustafa Hoca'dan İslam Tasavvufunun gizli hazinelerinden birini daha gün yüzüne çıkarmasıdır bu kitap. Hakkında fazla bilgi olmayan sufi Nifferinin özellikle https://1000kitap.com/yazar/muhyiddin-arabi 'ye olan etkisi ile adını duyduk. Eserde sülukun nihai mertebe olarak varacağı vakfe ve bunun sınırı olan mevkif ile bunların tasavvufi hayat ve düşüncemize etkisi anlatılmaya çalışılıyor. Tasavvuf ile ilgilenenlere duyurulur.
Hakikat Yolcusunun Son Durağı Nifferi’ye Göre Vakfe
Hakikat Yolcusunun Son Durağı Nifferi’ye Göre VakfeM. Mustafa Çakmaklıoğlu · Litera Yayıncılık · 20161 okunma