Artık odasından bile dışarı çıkamıyordu; yavaş yavaş eriyor, bütün hayatı gözlerinde toplanarak hergün biraz daha vücuddan düşüyordu. Hastalığında bir iki defâ en çok sevdiği beyti sordumdu. Her defâsında:
Ne bāna yaradı cismim, ne yâre yâr oldu
İlâhi, ben bu bir āvuç türâbı neyleyeyim?
ilâhisini okudu. O, kendisinin kimseye yarayamadığına kāildi. Fesübhanallah!
Sayfa 184 - bir dostunun kaleminden mehmet âkif'in son günleri