İçimdeki karanlığın risalesi yok, dünyaya gelirken ne kaderimin bir pusulası vardı ne de aklımdakiler yazılıydı. Bazen o karanlıkta sessizce ağlar bazense çığlık çığlığa bedenimin parçalarını savururdum sonra ruhumu parmaklarımla çiğner, bedenimi de boşlukla beraber sallandırır yine kendimi bir parça olarak bulmuş olurdum.