"Kara Han, kendisini ve ailesini belaların en büyüğünden kurtaran Er Sogotoh'a karşı minnet duyuyordu. Onun şerefine büyük bir ziyafet verdi. Sonraki günlerde onu misafir ettiler. Er Sogotoh'un küçük kızına karşı ilgi duyduğunu fark eden Kara Han ikisini evlendirdi ve obasını Er Sogotoh'a bıraktı. Er Sogotoh, kendisi de göksel soydan olan bu kızla evlenerek Gök Tanrı'nın çizdiği yazgıyı gerçekleştirmiş oldu.
Bu kutlu evlilikten doğan çocuklar asırlar boyu insanlığa hükmedecek ulusa dönüştüler. Onlara "Yenilmez Türkler" dendi.."
Yer yoktu, kişi yoktu, bitki yoktu, hayvan yoktu...
Yalnızca uçsuz bucaksız, kapkaranlık bir su vardı. Ve suyun üzerinde beyaz iri bir kaz kılığında uçan Bay Ülgen vardı..
Mitoloji ile iç içe olan bir başka dal da tarihtir. Kimi zaman mitolojik karakterler ile gerçek kişilerin iç içe geçtiği görülür. Hangisi mit hangisi gerçek anlaşılması güçleşir. Aslında bu durumun izahı da basittir; Henüz tarih yazımını öğrenmeyen, bir sisteme oturtmayan milletler tarihlerini hikâyeleştirerek sonraki nesillere aktarmaya çalışmışlardır. Bu duruma en güzel iki örnek Türk-Hun tarihinin iki önemli ismidir.: Mete (Motun) ve Atilla. Hem gerçek kişilerdir hem de mitolojik kahramanlardır..
''Mitoloji ile en güçlü bağa sahip olan alan sanattır.'' desek abartmış olmayız. Resim, heykel, şiir, klasik müzik gibi alanlarda dev eserler ortaya koyan sanatçıların en büyük esin kaynağı mitolojidir. Sanat tarihine adını altın harflerle kazımış olan büyük sanatçıların akılda kalan en önemli eserlerinde mitolojinin damgası belirgin olarak göze çarpar. Da Vinci'nin Medusa'sı, Batocelli'nin Venüs'ü, Michelangelo'nun Bacchus'u, Rubbens'in Satry'i sanatla en ilgisiz insanlar tarafından dahi bilinen eserler olarak bunların en önemlileridir..