Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mahmut Âdem

Mahmut ÂdemDünden Bugüne Eğitim 1920-2012 yazarı
Yazar
9.0/10
1 Kişi
11
Okunma
0
Beğeni
847
Görüntülenme

Mahmut Âdem Sözleri ve Alıntıları

Mahmut Âdem sözleri ve alıntılarını, Mahmut Âdem kitap alıntılarını, Mahmut Âdem en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yaşamın her kesitinde olduğu gibi eğitimi de bilime ve akla dayandırmak en doğru yoldur. Çağdaş Türk insanının yetiştirilmesinde izlenecek yöntemin ne olması gerektiğini Atatürk şu veciz sözlerle açık seçik ortaya koymuştur: "Yaşamda en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir".
Yeni Türk toplumunun eğitimi nasıl olacak, Doğu modeli mi, Batı modeli bir eğitim mi olacak? Bu tartışmaları Atatürk şöyle noktalar: Efendiler! Asırlardan beri milletimizi idare eden hükümetler eğitimimizi geliştirme çabalarında bulunmuşlardır. Ancak bu amaçlarını gerçekleştirebilmek için Doğuyu ve Batıyı taklit etmekten kurtulamadıkları için sonuçta milletimiz cehaletten kurtulamamıştır.
Reklam
Laik eğitim düzeninde; güneş sistemi, yerbilim, gökbilim gibi konular dogmatik değil, bilimin ışığında incelenebilir. Laik eğitim; okullarında hiçbir dinin ya da mezhebin kurallarının zorunlu olarak öğrencilere öğretilmediği bir düzendir. Laik eğitimin hedefi; bağnaz olmayan, özgür düşünceli insan yetiştirmektir. Öyleyse demokrasinin güçlenmesi için laik eğitimin birinci görevi; Türk insanına özgür düşünme, davranış ve yeteneği kazandırmaktır.
1950'li yıllarda Köy Enstitüleri, 1980'lerde de yine Öğretmen Okulları (ilköğretmen, eğitim enstitüsü, yükseköğretmen) kapatılarak İmam-Hatip Okulları açılmış, bundan öğretmenlik mesleği büyük yaralar almıştır. Böylece ülkemizde öğretmen eğitimi yozlaştırılmıştır.
Reklam
Türkiye; ümmetçi bir toplumdan çağdaş, özgür düşünceli, demokratik ve laik bir topluma dönüşebildiyse, son yıllarda içten ve dıştan Cumhuriyeti yıkma ve ülkeyi bölme çabalarına karşın dimdik ayakta durabiliyorsa, bunu Cumhuriyet döneminde yetiştirilmiş idealist, laik, Atatürkçü öğretmenlere ve onların yetiştirdiği kuşaklara borçludur.
Laik eğitim nedir?
Her velinin çocuğuna istediği dini eğitimi vermede ya da dini eğitim vermemede özgür olması biçiminde yürütülen eğitim süreci laik eğitimdir. Kız öğrencilere; örtünmeleri, kara çarşafa bürünmeleri için parasal, aynî, tinsel (manevî) hiç bir baskı yapılmaması laik eğitimdir. Bu tür dinsel duyguların TBMM ya da seçim kampanyaları vb yerlerde bir siyasal sömürü malzemesi yapılmaması laik eğitimdir. Her okula bir mescit, her üniversiteye bir cami yapılmaması, Ramazan ayında oruç tutanların tutmayanlara ya da tersi hiçbir baskı yapmaması laik eğitimdir. Tıp fakültelerinde kadavranın külot giydirilmeden incelenmesi laik eğitimdir. Öz olarak laik eğitim, bilimsel eğitimdir.
Öğretim Birliği Yasasının 4. maddesine göre, gereksinme duyulan din görevlilerini yetiştirmekti; bugün ne yazık ki, bu hedefin çok ötesine aşmış bulunmaktadır. Asıl amaç, imam-hatip çıkışlı üst düzey kadroları yetiştirerek kaleyi içerden fethetmektir. Böylece günümüzde din eğitimi veren meslek okulları amacından saptırılmış, tıpkı 1924 yılı öncesi olduğu gibi, çağdaş laik okula koşut bir eğitim veren, ikinci kanal din okulları olmuşlardır. İşte bu nedenle kimi çevreler ne idüğü belirsiz "adil düzene" geçişin "kanlı mı, kansız mı" olacağı, "karases"in yurtdışında kurduğunu savladığı "şeriat devleti" yoluyla, hatta orası bile çok uzak olduğundan sınır komşumuz bir ülkeden ülkemize şeriat düzenini ithal etme çabası içinde bulunmaktadırlar. İşte bu durum ve koşullarda Atatürk'ün Türk Gençliğine emanet ettiği Cumhuriyeti korumak ve yüceltmek için tek kurtuluş yolu; Atatürk devrim ve ilkelerine, Atatürkçülüğe, sımsıkı sarılmak, ona sahip çıkmaktır. Bu da, ancak çağdaş, bilimsel, laik bir eğitimle olur.
Bir ulus bireyleri, ancak bir eğitim görebilir. Bir ülkede iki türlü eğitim, iki türlü insan yetiştirir. Bu ise duygu, düşünce ve dayanışma birliği amaçlarını tümüyle yok eder.
Reklam
Hangi din ve mezhebe bağlı olursa olsunlar, din görevlilerinin mabed ve ayinler dışında ruhani kıyafet giymeleri 3 Aralık 1934 ve 2596 sayılı yasa ile yasaklanmıştır.
Genel olarak eğitim, bireye belli bir meslek kazandıran bir süreç olarak kabul edildiğinden öğrenimini tamamlayan genç, yetiştiği alan ile ilgili bir meslekte çalışabilmeyi ummaktadır. Bu nedenle bugün gençleri en çok kaygılandıran, öğrenim yaşamlarından sonra iş bulup bulamayacaklarıdır. Bu konuda gençleri en çok düşündüren sorular şunlardır: Ülkemizde işsizlik daha da artacak mı? Alacağım diploma bir iş bulma olanağı sağlayacak mı? Zorunlu öğrenimden sonra yeteneklerime uygun bir mesleğe doğru olarak yöneltilebilecek miyim?
yıllar olmuş kitap çıkalı hâlâ aynı sorunlar
Öğretim Birliği Yasası
Türkiye'deki tüm bilim ve öğretim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlanmıştır (Madde 1). Buna göre tümüyle dinsel eğitim verilen mahalle mektepleri ve medreseler kapatılmış, ilkokul programından Kur'an dersleri, ortaokul ve lise programından din, Arapça ve Farsça dersleri çıkarılmış, ulusal eğitimimiz dogmatik yapıdan arındırılmıştır. Ayrıca yabancı dilde öğretim yapan, genellikle sömürge ülkelerinde yaygın olan ve tümüyle yabancı kültürü Türk insanına aşılamayı amaçlayan "misyoner okulları", Milli Eğitim Bakanlığı'nın gözetimi ve denetimi altına alınmıştır. Bu azınlık okulları programına tarih, coğrafya, yurttaşlık bilgisi, Türkçe dersleri konulmuştur. Yasanın bu maddesi yürürlükte ise; Kur'an Kursları neden Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlanmıştır?
Atatürk'e göre ulusal olmayan eğitimimiz, yüzyıllardan beri süregelen yıkımlarımızın temel nedenidir. O'nun ulusu; ulusal çıkarları herşeyin üstünde tutan, bir ulusçuluk anlayışıdır. O, Türk ulusunu yalın ve net olarak tanımlamıştır: "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye Halkına Türk ulusu denir".
87 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.