7.5/10
0 Kişi
2
Okunma
0
Beğeni
250
Görüntülenme

En Yeni Mahmut Sert Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Mahmut Sert sözleri ve alıntılarını, en yeni Mahmut Sert kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Günümüzde spor dünyası ve onun içinde değerlendireceğimiz futbol dünyası kitle iletişim araçlarının kontrolu altındadır. Teknolojik gelişimlere koşut biçimde bu gün artık spor, uygulamadan çok izlence niteliği ile öne çıkmaktadır. Milyarlarca insan ekran karşısında futbol maçlarını kendilerinden geçercesine izleyebilmekte, yaşantılarını bu izlenceye göre programlayabilmektedirler. Özellikle "üç büyük" takımın Avrupa Kupası maçlarında ve ulusal maçlarda kalabalık İstanbul trafiğinin - hem yaya hem taşıt ne kadar azaldığı bilinmektedir.
İnsanlar, ait oldukları toplumsal sınıflar ne olursa olsun, futbol dünyasına etkin bir biçimde katılma olanağı bulabilmektedirler. Etkin katılım; bir yandan sporcu, izleyici, yönetici ya da futbolun diğer aktörleri olarak doğrudan, diğer yandan ise futbolla eklemlenen ekonomik, toplumsal, siyasal ve kültürel olgular dolayımıyla gerçekleşmektedir.
Reklam
Verilen mesajlar; öncelikle spor alanında başarılı olanların maddi-manevi statü ediniminin olanaklı ve kolay olduğu yolundadır; yeter ki başarılı olunsun. Siyasi iktidara yakın olanların - en azından ideolojisini benimseyenlerin, ya da karşı çıkmayanların diğerlerine göre şansları fazladır, kolayca "köşeyi dönebilirler." Türk vatandaşı yapılan Süleymanoğlu'nun sırtından iki yönlü siyasi çıkar sağlanmıştır: İlki dış politikada, onun uluslararası başarılarında, Türk bayrağının altındaki görüntüsünden göreceli "güçlü Türkiye" imajının yaratılması; ikincisi ise iç politikada, bu denli başarılı bir sporcunun Türkiye'ye mâl edilmesi nedeniyle, yine göreceli güçlü hükümet/güçlü iktidar imajından sağlanan popülaritedir.
Spor/futbol ve siyasetin bu iç içe geçmiş yapısı içinde sporun mu yoksa siyasetin mi belirleyici etken olduğu sorusunu tam olarak karşılayacak bir yanıt vermek, bu iki olgunun çok yönlü ilişkileri ve etkileşimleri göz önüne alındığında, güç gözüküyor. Ancak Türk Futbolu'nun ilk kulüplerinin kuruluş yılları ile kurulma koşulları düşünüldüğünde; takımların, örneğin Galatasaray'ın "bürokrat", Fenerbahçe'nin "ulusal sermayeci", Altınordu'nun "İttihatçı" olarak nitelenmesi, herkesin her takımın taraftarı olabilme hakkı unutulmadan, göz önünde tutulması gereken göreceli, ama önemli bir saptamadır. Ancak bu kulüplerden Altınordu diğerlerinden farklı konumu ile dikkati çekiyor. Çünkü "Progres" olarak ortaya çıkışından, dağılışına dek geçen sekiz yıllık süre içinde; her zaman iktidar partisi tarafından kollanmış, iktidarın tüm olanaklarından yararlanırken, iktidar partisi ile özdeşleşmiş konumu karşısında, öteki kulüplerin tepkisini çekmiştir. Bu gelişmeler; kulüplerin kendi aralarındaki "iktidar"çekişmeleriyle, ülkedeki genel siyasal ve ekonomik güç odaklarının futbol alanlarındaki potansiyelden yararlanma girişimlerinin göstergesidir.
Real Madrid - Atletico Madrid derbisinin tarihi
Futbolun bu denli etkili olduğunu yaşayarak gören faşizm karşıtları bu kez Franco'ya aynı silahla karşı çıktılar ve Madrid kentinin ikinci takımı Atletico'da buluştular. O yılların milyoner turizmcisi Vicente Calderon'un Atletico Başkanı seçilip, gözünü kırpmadan harcadığı paralarla güçlenen takım, ideolojik olarak da Cumhuriyetçi taraftarları bünyesinde topladı. Bundan sonra futbol, olayın görünen yüzüdür: artık Real Madrid - Atletico Madrid maçları, faşizm ile demokrasinin futbol alanındaki karşılaşmasıdır.
Futbolun kitleleri kuşatan niteliğinin bilincinde olan Franco, bunu çok iyi kullanmıştır. Dünyanın her tarafından - Arjantin'den Di Stefano, Fransa'dan Kopa, Macaristan'dan Puşkaş gibi - en iyi futbolcuları transfer ederek Real Madrid'i dünya çapında yenilmez bir takım yapıp, İspanyol halkının tepkilerini uzun yıllar kontrol edebilmiştir.
Reklam
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.