7.4/10
12 Kişi
47
Okunma
2
Beğeni
1.025
Görüntülenme

Mark Leyner Gönderileri

Mark Leyner kitaplarını, Mark Leyner sözleri ve alıntılarını, Mark Leyner yazarlarını, Mark Leyner yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Denizanası ısırığına işemeyiniz.*
Birçok denizanası ısırığı için yapılması gerekenler şunlardır: Eldiven kullanılarak tüm dokunaçlar temizlenmeli. ısırılan bölge ev sirkesi ile temizlenmeli. Sirkedeki asetikasit deride kalan yakıcı kapsüllerin (ısıran hücreler) salgısını bloke edecektir, bu yüzden bol miktarda sürülmeli. Eğer sirke bulunamazsa kapsülleri temizlemek için tuzlu su da kullanılabilir. Yapılan testlerde idrar, amonyak ve alkolün aktif haldeki ısırılan hücreleri tetiklediği görülmüştür, yani bunları ısırılan bölgeye uygulamak önemsiz gibi görünen bir ısırığı daha da kötüleştirebilir. Bu yüzden de, denizanası ısırığına işemek hem iğrenç, hem de acı verir.
Altın KitaplarKitabı okudu
Yanığın üzerine tereyağı sürülür mü?/Deli misiniz?
Hayır. Tereyağını kahvaltıda yiyin. Tereyağını yanığa sürmek akıllıca bir fikir değildir. Isıyı deriye hapseder ve acının süresini uzatır. Onun yerine soğuk suya başvurun. Aslında yanık acısına iyi gelebilecek birtakım doğal ürünler olduğunu söylemeliyim , bunlar Hint tıp literatüründen bilgiler: haşlanmış patates kabuğu ve bal. Neden mi bal? Baldan bazı durumlarda antibakteriyel etkileri yüzünden yararlanılır. Haşlanmış patates kabuğu ise sıra dışı bir tedavi yöntemi gibi görünse de, nemli bir ortam yarattıkları doğrudur. Elinizi yanlışlıkla sıcak tavaya yapıştırdığınızda yapmanız gereken şey, yaranızı akan suya tutarak iyice rahatlattıktan sonra antibiyotikli merhem sürmektir. Ağır yanıklar içinse acil servise gitmeniz gerekir.
Altın KitaplarKitabı okudu
Reklam
Tırnakların diplerindeki yarım ay şeklindeki soluk renkli şekillere lunula diyoruz. Bu şekiller sertleşme sürecinin hangi noktalarda tamamlanmadığını gösterir.Amerikan Dermatoloji Akademisi tırnaklarla ilgili aşağıdaki gerçekleri bildirmiştir: *Tırnaklar günde yaklaşık 0.1 mm. kadar uzar. *El tırnakları ayak tırnaklarından biraz daha hızlı uzamaya eğilimlidir. *Ayak tırnakları el tırnaklarının yaklaşık iki katı kalınlıktadır. *Tırnaklar genelde yazın, kışın olduğundan daha hızlı uzamaya eğilimlidir. *Erkeklerin tırnakları genelde kadınlarınkinden daha hızlı uzar. *Daha çok kullandığınız elinizin tırnakları daha hızlı uzamaya eğilimlidir.
Altın KitaplarKitabı okudu
Sümük nedir?
Balgam, sümük, tükürük, "tatak" hepsi aynı şeyin türleri. Bu terimler, vücudun çeşitli membranlarında (tabi adı mukus membranıdır) yer alan koyu bir sıvı olan mukusun farklı şekillerini ifade etmek için kullanılırlar. Mukus büyük oranda müsinden (lubrikatif proteinlerden) ve suda çözünmeyen inorganik tuzlardan oluşur, mukus normal soluk alıp verme sırasında burna giren yabancı maddecikleri yakalayarak, ciğerlerin korunmasına yardımcı olur. Aynı zamanda yutkunmayı kolaylaştırıp mide asidinin, mide duvarına zarar vermesini engeller. Mukusun diğer türlerine gelince; balgam da bir tür mukustur. Tanım itibarıyla balgam, burun kanallarındaki mukus (ki onlara sümük diyoruz) ve öksürükle atılan mukus hariç solunum sistemince üretilen mukusla sınırlıdır. Soğuk ve ıslak bir nitelik taşıyan balgam, Orta Çağ hekimliğinde dört ana vücut salgısından biri olarak kabul edilirdi. Duygusuz ve cansız davranışların sorumlusu olarak görülürdü, işte phlegmatic(ağırkanlı) sözü de buradan gelir. "Tatak"ın ise pek tarihçesi yoktur, kurumuş mukus ya da sümük için kullanılan argo bir sözcük sadece. Burunda ve boğazda mukus bulunması normaldir. Hastalandığınızda mukus kalınlaşıp renk değiştirebilir. Renk, bakteri enfeksiyonunun bariz bir göstergesi değildir, ama sürekli pas rengi ya da yeşil renkte olan bir mukus, daha ciddi durumların habercisi niteliğindedir.
Altın KitaplarKitabı okudu
Ter neden kökü kokar?
Siz hiç "domuz gibi terlemek" ifadesini kullandınız mı? Bir düşünün bakalım. Domuzlar terlemez ki! Domuzların ter bezleri yoktur ve bu da onların neden serinlemek için kirin ve çamurun içinde yuvarlandıklarını açıklar. İnsanlara gelince; bizler ısı fazlasını vücuttan atabilmek ve normal vücut ısısını muhafaza edebilmek için rutin olarak terleriz. Bir insanda ortalama 2.6 milyon ter bezi vardır ve bunlar dudaklar, meme uçları ve harici cinsel organlar dışında, vücudun her yerine dağılmışlardır. İki farklı ter bezi vardır; ekrin ve apokrin. Bu bezlerin boyutları birbirlerinden farklıdır ve farklı türde ter üretirler. Ekrin (eccrine) bezleri vücudun her yerinde bulunur. Apokrin (apocrine) bezleri ise farklıdır, çünkü onlar daha çok koltuk altı ve kasıklarda bulunur. Daha büyüktürler ve kıl foliküllerinin içine açılırlar. Her ne kadar ter, daha çok sudan ibaret olsa da, koltuk altı terine o harika süt rengini ya da sarı rengi veren şey, apokrin ter bezlerinde bulunan az miktardaki protein ve yağ asitleridir. Leke bırakmasına neden olan şey de yine budur. Terin kendisi, ister koltuk altından gelsin, isterse de vücudun diğer bölgelerinden; kokusuzdur. Olay ancak terin, derinin üstünde doğal olarak var olan bakterilerle karışması ile başlar. Ortaya çıkan kendine has kokuya bromhidroz denir, yani kötü kokulu ter.
Altın KitaplarKitabı okudu
Gülmek en güzel özelliğimiz olabilir bence.
Kahkaha vücutta, baştan ayağa birçok kasın koordinasyonu­nu gerektiren karmaşık bir süreçtir. Kahkaha ayrıca kan basıncı ve kalp atışlarını da hızlandırır, nefes alıp verişi değiştirir, belli nö­rokimyasallann düzeyinde azalmaya ve bağışıklık sisteminde de potansiyel bir yükselişe neden olur. Yani kısaca çok faydalıdır. Araştırmacılar kahkahanın amacını öğrenmeye yönelik çalış­malar yapmışlardır. Birçok araştırmacıya göre, kahkaha insanlar arasında bir bağ oluşturmak ve o bağı güçlendirmekle ilgilidir. Ya­ni kahkaha bir tür sosyal sinyaldir. Yine yapılan çalışmalar, insan­ların sosyal ortamlarda gülme ihtimallerinin, yalnız oldukları za­manlara kıyasla otuz kat fazla olduğunu ortaya koyar. Raporlar ayrıca kahkahanın başlangıcının, insanın evriminden de önceye dayanıyor olabileceğini söylüyor. Peki gıdıklanma ile kahkaha arasındaki ilişkinin anlamı nedir? Gıdıklanmaya bağlı olarak oluşan kahkaha, aslında bir ref­lekstir. Bilim adamları bunun tam olarak nasıl işlediğini bilmiyor­lar, çünkü insan kendi kendini gıdıklayamıyor, bu refleks galiba şaşırtıcı bir unsura ihtiyaç duyuyor.
Altın KitaplarKitabı okudu
Reklam
64 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.