Mark Leyner kitaplarını, Mark Leyner sözleri ve alıntılarını, Mark Leyner yazarlarını, Mark Leyner yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gözlerinizin üstüne şöyle güzelce yerleştirilmiş salatalıklar kendinizi harika hissettirebilir ama salatalığın içinde göz altı şişliklerini azaltmaya yarayacak herhangi özel bir madde yoktur. Salatalığın %90'ı sudur; göz çevresindeki kan damarlarını büzen ve bu sayede şişliği azaltan şey de, suyun serinletici etkisidir. Yani salatalık ne kadar soğuk olursa o denli iyi. Şiş gözler için diğer çareler arasında soğuk suya batırılmış siyah çay poşetleri yer alır ki burada şişliği azaltmaya yarayan ana etken içindeki tanik asittir. Hemoroit (basur) kremi de işe yarar ama ben onun yerine şiş gözüm olmasını tercih ederim.
Soğanı kestiğimiz zaman gözyaşı faktörü sentazı denen bir enzim açığa çıkar. İşte gözyaşlarına neden olan süreci başlatan şey de budur. Bu enzim, soğanın amino asitleri ile tepkimeye girer ve amino asitler sülfenik aside dönüşür. Sülfenik asitler spontan bir şekilde yeniden dizilerek Sin-propanetial-s-oksidi oluştururlar ki bu da havaya karışır. Havaya karışan bu kimyasal gözlere ulaştığında, korneadaki gözyaşı bezlerini harekete geçiren sinir lifleriyle temasa geçer ve gözyaşlarını tetikler. O zaman da ağlarız. Bilim adamları "ağlatmayan" soğan yapmaya çalıştılar ama görünüşe bakılırsa ağlatan enzimler aynı zamanda soğanın lezzetinden de sorumlular ama gelecek için hâlâ bir umut var denebilir.
Sakız birtakım şeylerin bağırsaklardan daha hızlı geçmesine yardımcı bile olabilir: Sorbitol bazen sakızlarda tatlandırıcı olarak kullanılır ki bu da müshil etkisi yapabilir.
İsminin çarpıcılığı içeriği cazip kılıyor. Başlıktaki şu ifade sanırım iyi anlatıyor "okusam mı? sorusuna yanıt: Ancak üç kadeh içtikten sonra doktora soracağınız türden yüzlerce soru...