Tavsiyesi üzerine okumaya karar verdiğim, 246 sayfadan oluşan romanımızın. Yorumlarında sevenler olmuş, sevmeyenler, samimiyetsiz bulanlar. Sanırım kitaptan ne almak istediğimize bağlı olarak değişiyor fikirlerimiz de.
Amerikalı kadın doktorun, Avusturalya yerlisi olan gençlerin sokaklarda başıboş gezdiğini ve madde kullandıklarına şahit olduktan sonra, içlerinden birisinin ölümüyle sonuçlanan olayı araştırmak için başlattığı çalışma sonucu davet edildiği Avusturalya’da Aborijin kabilesiyle çıktığı uzun yolculuğun anlatıldığı sıra dışı bir roman. Bunca teknolojinin içinde onlardan yoksun, maddi nesneler olmadan ilkel bir yaşamın anlatıldığı, her bir Aborijinin farklı niteliklere sahip olduğu, bunun için her birinin takdir edilmesi gerektiğine inandıkları, doğaya ve hayvanlara olan farkındalıkların anlatıldığı, bana göre anlamlı bir yolculuk… Çıkar gütmeden, öfke ve hırsın aralarında barınmadığı, onlara göre gerçek insanların, her şeyi sevgiyle kabul ettikleri günümüz dünyasına pek uymayan bir yaşam tarzı. Belgesel tadında bir kitap, ben okurken hayatımla ilgili karşılaştırmalar yaptım. Ne kadar az şeye şükrettiğimi fark ettim. Evrenin her şeyle bir bütün olduğunu, yaşadığımız olayların hayrımıza gerçekleştiğine inanarak, sağlıkla aldığımız her nefes için Allah’a şükranlarımızı sunduğumuzda her şeyin yoluna girdiğini göreceksiniz.
“Yaprak parçaları gibi insanlar da ayrı parçalar gibi görünürler, oysa biz hepimiz bütünüz.”S.170
Ruhunuzda bir yere dokunabileceğini umut ediyorum. Keyifli okumalar…