Marquis de Sade books by first publication dates, Marquis de Sade reading order
About
Donatien Alphonse François le Marquis de Sade (Fransızca okunuşu:maʁki: dəsad) (d. 2 Haziran 1740 - ö. 2 Aralık 1814), Fransız aristokrat ve felsefe yazarı. Erotik edebiyat'ın önemli yazarlarındandır, genellikle sert pornografik yazılar yazardı. Yaklaşık 29 yılını hapishanede, 13 yılını akıl hastanesinde geçirmiştir ve en önemli eseri Sodom'un 120 Günü'nü hapishanede yazmıştır. Bir diğer önemli eseri de Justine'dir. Sadizm'in kökeninin onun yazdıklarına dayandığı bilinir. Yazılarında ahlakı, yasayı, dini öğeleri dikkate almadan aşırı özgürlüğü (hatta ahlaksızlığı) ve en iyinin zevk olduğunu savunuyordu. Sade, 32 yıl farklı hapishanelerde ve akıl hastanesinde hapsedildi; onbir yıl Paris'te (on yılı Bastille'de geçti), bir ay Conciergerie'de, iki yıl kalede, bir yıl Madelonnettes'de, üç yıl Bicêtre'de, bir yıl Sainte-Pélagie'de ve 13 yıl Charenton akıl hastanesinde. Yazılarının çoğunu tutuklu olduğu dönemde yazdı. "Sadizm" kavramı adından türetilmiştir. Sade kitaplarında kişilerarası ilişkilerde insanın insansal yanı bir kez yitirildiğinde, neler olabileceğinin bilgisini verir. Kişilerarası ilişkilerde insanın sahip olduğu onur bir yana bırakıldığında, ortaya çıkan yeni ilke kendi yararını koruma sonuna kadar götürülecek olursa; zorunlu olarak "sadizm"e varılır. Yani insandaki insansal olan tek şey doğaysa, doğrudan doğa nedenselliği insan türünün yapıp etmelerini belirliyorsa, insan olmak cani olmayı da beraberinde doğal olarak taşır. Eserlerinde ahlaksal eylemin belirleyicisi olarak etik değerler değil de, içgüdüler ya da "koşullu buyruklar" eylemin "ilkesi" yapılırsa neler olacağını anlatır.
...erdemin güzel hazlarını reddedenler veya karşı çıkanlar, bunu sadece diğerlerini kendileri kadar suçlu ve mutsuz yapmanın zalimce zevkinden ve kıskançlıktan yaparlar, emin olun. Kördürler ve herkesin de kör olmasını isterler, yanılmışlardır ve herkesin de yanılmasını isterler.
Öncelikle şunu söylemeliyim ki son derece rahatsız edici, sarsıcı ve ürpertici. Ama bu düşünceleri bir kenara bıraktığımda ışığı gördüm. Sade cesur, bağımsız, asi. Ahlakı, dini, gelenekleri, cinsiyetçiliği ve hayatımızı zorlaştıran her dogmayı sorgular. Çok acımasız ama etkileyici çünkü hayatımız boyunca kabul ettiğimiz kurallara sorgulamadan isyan ediyor. Bu nedenle, sert, gürültülü ve sarsıcı olmalıdır. Kitabı okurken beni rahatsız eden tek bir şey var: Kadınları zayıf tasvir etmesi. Kitaptaki kadın karakterler kadınlar gibi düşünmüyor ve konuşmuyor. Erkeklerin beyni ve ağzıyla konuşuyorlar. Yaşadığı ve yazdığı çağ itibariyle kabul edilebilir bir şey. Sade dönemi için muhteşem bir yazardır. Düşünen herkes Sade okumalı.
Öncelikle çok sert bir eser ve inceleme de buna paralel olacak. Belki ilk defa spoi bile girmiş olabilirim.
Sevgili hocam her zaman eserleri değerlendirirken dönem şartları ve yazarın gerek mental gerek çevresel şartlarını göz önüne alarak, bilerek yorumlayın derdi. Bu yüzden yaşadıklarını göz önüne alınca düşüncelerinin arkasındaki savı
Başlık herkesin bildiği gibi Murphy kanunları kurallarından biri. Yazarımız için hayat bu ve fazlasını içeriyor. Kitaptan daha çok yazarın hayatı çok ilginç inceleme için çok uzun olur merak edenler ayrıca araştırabilir. Kısaca bildiğimiz sadizim isim babası.
Kitap 3 öyküden oluşuyor kısaca murphy’den yardım alalım; “Bir şeyin birkaç şekilde ters gitme olasılığı varsa, hep en kötü sonuç doğuracak şekilde ters gidecektir” biraz içeriğe girersem spoiler veririm diye giremiyorum. Birinci bölüm kadercilik İkinci bölüm hırsın zararları Üçüncü bölüm erdem suçları. Hikayelerde kurgu var ama işleme çok yalın ve basit kalıyor. Felsefe var ama edebiyat yok. Sadizmin babası aynı zamanda Ahlaksızlığın filozofu tabiki… hikayelerde bunuda görebiliyoruz sokak ağzıyla söyleyeyim “yok artık ebesinin …….” Diye bağırıyorsunuz. Ben puanlayamadım arafta kaldım okuyanlar ya da sonradan okuyanlar yorumlara yazabilirler.
Yatak Odasında Felsefe kitabını yazarın okuyacağım.
Kitaptaki güzel felsefe ve alıntıları ise şöyle;
“Keşke bir şiir okumuş, bir kedi sevmiş olsaydınız. Belki bu kadar kirletmezdiniz dünyayı.”
“Zaman her şeyin ilacıysa, fazlası intihara girmez mi?”
“Kimseyi suçlama, suçlanacak biri varsa o da sensin. Sonuçta o sana küçük bir umut verdi, sen ise ona herşeyini verdin.”
“Sahiden herkes yaşar mı yaşattığını ?”