Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Martin Stokes

Martin StokesTürkiye'de Arabesk Olayı yazarı
Yazar
Derleyen
8.5/10
2 Kişi
27
Okunma
4
Beğeni
1.015
Görüntülenme

Martin Stokes Sözleri ve Alıntıları

Martin Stokes sözleri ve alıntılarını, Martin Stokes kitap alıntılarını, Martin Stokes en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Arabesk, devlet projelerinde, kültürel ve ekonomik katılımdan dışlanmış, azat edilmiş bir çevrenin, güçlü merkezi reform geleneğine tepkisi olarak görülmüştür.
Sayfa 22 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Arabesk,şehir için şehirli bir müziktir. Yalnızlığa, kötü sona mahkum aşıkların, karışık, çalkantılı duygu dünyalarını resmeder. Fakir göçmen işçilerinin sömürüldüğü, kötü işlerde kullanıldığı, gün geçtikçe bozulan bir şehri tanımlar ve dinleyenlerini, bir bardak daha rakı doldurmaya, bir sigara daha yakmaya, kaderlerine ve dünyaya lanet okumaya çağırır. Nüfusunun çoğunluğu müslüman olan herhangi bir toplumda böylesi bir müzik, büyük tartışmalar yaratacaktır.
Reklam
Faruk Güçlü'nün yürüttüğü 'Arabesk kültürünün intiharla ilişkisi' konulu araştırma, arabesk gecekondu kültürünün özellikle gençleri etkilediğini ortaya koydu. Arabesk kültürünü yayan filmlerle televizyon programlarının intihar vakalarında artışa neden olduğunu iddia eden araştırma, 1980 ile 1985 arasında Ankara'da meydana gelen 681 intihar vakasından 28'inin sinemadan, basından ve televizyonda gösterilen filmlerden etkilenerek açmazlarından kurtulmak amacıyla' intiharı seçtiğini ortaya koydu.
Sayfa 158 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Dolmuș kültürü çok yonlü bir kavramdır. Eğribel'e göre dolmuşun arabesk ve gecekonduyla ortak olan ozelliği devletin karşılayamadığı ihtiyaçlara popüler bir yanıt sunabilmesidir. Gecekondu, göçmenlerin konut sorununa çözüm sağlarken dolmuş devletin toplu taşıma sisteminin baședemediği, göçmenlerin ulaşım ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Benzer biçimde arabesk de devletin, halkın kültürel gereksinimlerine yanıt veremeyen resmi (özünde Batılı) bir kültür oluşturma çabalarına verilen bir karşılıktır. Tüm bunlar, alternatifsizlik kültürü olarak tanımlanmaktadır.
Sayfa 157Kitabı okudu
Hastalıklı duygu =İbrahim Erkal sevme şarkısı
Arabesk, Türkiye'de "kültür"den tamamen ayrılabilen hastalıklı duygunun ve duyarlılığının alanı olarak görülmektedir.
Dinleyenlerin büyük bir kısmı arabeskin, halk müziğinden arabeske geçen sanatçılar ile sanat müziğinden geçenlerden oluşan iki bölüme ayrıldığını düşünmektedir. Bazı insanlar arabeski sevdiklerini ama Zeki Müren ve Bülent Ersoy'un söylemesinden hoşlanmadıklarını belirtmişlerdi. Kimileri de İbrahim Tatlıses ve Mahmut Tuncer gibi 'halk' müziği sanatçılarını arabeskçi saymıyorlardı. Arabesk genel alanı içinde dinleyiciler, arabeski, sanat müziği ağır basan tarafının karmaşıklığı ile ya da halk müziğinden gelme arabesk şarkıcılarının karizmatik kişilikleri, hayat öyküleri ile tanımladıkları, oldukça kendine has sınıflandırmalar yaratırlar.
Sayfa 241 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Arabesk şarkı sözlerinde ve filmlerde alkol, başrol oyuncusunun batışının hem göstergesi hem de sebebi olarak sunulmaktadır. Alkole yönelim, kaderin basitçe kabul edilmesinin kanıtı, sorumluluktan ve olayları değiştirecek aktif bir tutumdan kaçınma kararı olarak görülmektedir. Başrol oyuncusu için alkol ayrıca, kaçış ve aşkınlık için geçici bir araç sağlarken, ihmal sonucu iyice kötülemiş bir durumla uğraşabilme yetisini azaltmaktadır.
Sayfa 211 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Bergen
'Gerçek' ve 'kurgu' bağlantısını daha yakından incelemek gerekirse, 1980 ortalarından 1989'daki ölümüne kadar popülerliğini korumuş kadın arabeskçi Bergen'in hikayesine bakabiliriz. Bu biyografinin en dikkat çekici yönü, ilk kocasıyla yaşadığı şiddetli geçimsizliktir. Ölümünden sonra gazetelerde yayınlanan haberlere göre yaşadığı mutsuz bir gönül ilişkisi, 17 yaşındayken PTT'deki işini bırakmasına neden oldu. Bir akşam Ankara'da Feyman Gece Kulübü'nde kız arkadaşlarıyla birlikte içerken sahnede şarkı söylemesi istendi ve sonrasında gece kulübünün müdürü tarafından şarkıcı olarak işe alındı. Böylece, Adana, Mersin ve İzmir'de hafif müzik şarkıcısı olarak sürdüreceği bir kariyere başlamış oldu. 1980'de Adana'da çalışırken Halis Serbest'le tanıştı, evlendi; kocası iki yıl sonra İzmir'de bir kıskançlık nöbeti sırasında yüzüne bir şişe kezzap attı. Böylece Bergen, artık 'Acıların Kadını' olarak arabesk kariyerine devam ediyordu. Bergen'in hikayesi, arabeske özgü dramın klasik unsurlarını içerir: mutluluk, bir anlık duygu ve davranışların sonucunda, sonsuza dek kalacak bir izle bölünür. Gerçek anlamda bir yüz'den yoksun kalan Bergen, bir şarkıcı ve bir dul olarak toplumsal ve cinsel hayatta marjinalliğe mahkumdur. Eski kocası, bitip tükenmez tehditlerden sonra, Bergen'i 15 Ağustos 1989'da Kayseri'deki bir gece programının ardından arabayla kaçırıp Mersin'e doğru götürürken Toros dağlarında yol kenarındaki bir restoranda vurur.
İletişim YayınlarıKitabı okudu
Dolmuş kültürü çok yönlü bir kavramdır. Eğribel'e göre dolmuşun arabesk ve gecekonduyla ortak olan özelliği, devletin karşılayamadığı ihtiyaçlara popüler bir yanıt sunabilmesidir. Gecekondu, göçmenlerin konut sorununa çözüm sağlarken dolmuş, devletin toplu taşıma sisteminin baş edemediği, göçmenlerin ulaşım ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Benzer biçimde arabesk de devletin, halkın kültürel gereksinimlerine yanıt veremeyen resmi (özünde Batılı) bir kültür oluşturma çabalarına verilen bir karşılıktır. Tüm bunlar, alternatifsizlik kültürü olarak tanımlanmaktadır.
Sayfa 157 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Orhan Gencebay
Orhan Gencebay, her ne kadar yaptığı müziğin arabesk olduğunu reddetse ve yerine 'Türk müziğinin özgür icrası' tanımlamasını tercih etse de müziği eklektiktir; halk müziği sanatçısı olarak sahip olduğu deneyimlere, popüler Batı müziği türlerine ve Hindistan müziğine dayanmaktadır.
Sayfa 142 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Her dönemde yaşanan toplumsal adaletsizlik, eski metinlere ifade bulacakları yeni bağlamlar sağlarken yenilerinin yaratılmasına da esin kaynağı olmaktadır. 1987 Türkiye'sinde, Anavatan Partisi'nin serbest pazar politikalarıyla belirlenen politik havası içinde bu tarz müzik, tereddütsüz sol siyasete eklemlenmişti. Bağlama virtüözü ve bu tarzın önde gelen temsilcilerinden olan Arif Sağ, 1988 başlarında merkez-sol parti SHP'nin Ankara milletvekilliği için adaylığını koyup seçildiğinde buna kimse şaşırmamıştı.
Sayfa 121 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Arabesk, şehir için şehirli bir müziktir. Yalnızlığa, kötü sona mahkûm âşıkların, karışık, çalkantılı duygu dünyalarını resmeder. Fakir göçmen işçilerin sömürüldüğü, kötü işlerde kullanıldığı, gün geçtikçe bozulan bir şehri tanımlar ve dinleyenlerini, bir bardak daha rakı doldurmaya, bir sigara daha yakmaya, kaderlerine ve dünyaya lanet okumaya çağırır. Nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan herhangi bir toplumda böylesi bir müzik, büyük tartışmalar yaratacaktır.
Sayfa 17 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
"Bugün biz üç tür müzikle karşı karşıyayız... Bunlardan hangisi bizimki? Doğu müziği hastalıklı bir müzik ve rasyonel değil. Halk müziği, bizim kültürümüzü sunmakta. Batı müziği, medeniyetimizin müziği... Bizim doğal müziğimiz... halk müziğimizle Batı müziğimizin birleşiminden doğacaktır." Ziya Gökalp
Türk solu arabeski, ilerleme yolunda silinmesi gereken Doğulu geçmişin bir parçası olarak görmekle kalmamakta, Özal hükümetinin arabeske verdiği örtülü desteği, müziğin tepkisel doğasının onaylanması olarak yorumlamaktadır. Türk solunun, isteklerini müzik yoluyla da belirtme ihtiyacı, 1980'lerin ortalarından bu yana, özgün müzik adı verilen bir müzik türüyle karşılandı. Ahmet Kaya tarafından geliştirilip 1990'da Fatih Kısaparmak ile geniş kitlelere ulaşan özgün müzik, Batının gitara dayalı armonisini, Batı rock müziği enstrümanlarını, ve tanınmış radikal şairlerin (bunların arasında Moskova'da sürgünde ölen komünist Nazım Hikmet de vardır) çalışmalarını ve müzisyenlerin şarkı sözlerine eşlik etmek üzere, çarpıcı bir biçimde bağlamayı kullanmaktadır. Kantometrik terminolojiye göre şarkılar 'kelimeden ibaret'tir ve yoğun bir bilgi yükü içerir; bu açıdan, söz tekrarlarının ve kısa pasajlar üstüne müzik yorumlarının fazla olduğu arabeskten ayrılırlar.
Sayfa 216 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Arabesk konserlerinde şarkıcı tek başına sahne alır; orkestranın parçası olarak değil, solo yıldız olarak şarkı söyler. Dolayısıyla müzik, hem sembolik hem de pratik düzeyde, farklı yollardan yalnızlıkla buluşur. Bu yüzden, arabeskin olduğu kadar Türk halk müziğinin de konusunun, savaş, ölüm ve gurbet sonucu arkadaşların ve akrabaların ayrılmasıyla bağlantılı olması şaşırtıcı değildir. Şehre göç etmenin sebebi ne olursa olsun arabesk dramı, göçün nihai ve amansız sonucunun, insanı yiyip bitiren bir duygusal çöküntü olduğunu ve çoğu arabesk şarkı sözünün, bunun tanımını içerdiğini belirtmektedir.
Sayfa 205 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
31 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.