İkinci Dünya Şavaşını ve savaş sonrası şekillenen yeni düzeni, yaşanılanan güçlükleri, işkenceleri bir savaş esiri kadın gözüyle anlatıldığı muhteşem diyemeceğim vastın üzerinde bir eser olmuş.
Kitap başlarda gayet akıcı ve insanı içine alan, adeta savaşı yaşatan bir anlatımla kaleme alınmış. Ancak ikinci bölüm birlikte olaylardan biraz kopmuş, farklı bir yöne doğru ilerler gibiydi. Beklenilen, tahmin edilen olay akışından çok çok farklıydı.
Kitabın adı:Ada'nın Savaşı
Yazarın adı:Mary Chamberlaın
Okuyanın adı:Nezaket Topal
Sayfa sayısı:461
Ada Vaughan İngiltere 'de yaşayan ve bir terzi dükkanında çalışan hayalleri olan bir kızken karşısına çıkan bir erkek yüzünden hayatı alt üst olur. Bu erkek Stanislius Von Liebendir. Kont olduğunu hayatı boyunca hiç çalışmadığını çok parası olduğunu söylemiştir ve Ada bu şahsı çok sever yap dediğini yapar git dediği yere gider. Birlikte Paris'e giderler ve bütün hayatı değişir çünkü onlar Paristeyken paris Almanlar tarafından işgal edilir tabiki Ada İngiltereye dönemez Pariste yaşamaya başlarlar fakat ordanda kaçmak zorunda kalırlar nereye gideceklerdir Belçikaya giderler Namur diye bir kasabaya giderler orda bir pansiyona yerleşirler fakat yerleştikleri gece stanislius ortadan yok olur ölümüdür sağ mıdır bilinmez Ada tek başına kalır ve Almanlar tarafından esir alınır veeeee bütün hayatı değişir ne mi olmuştur neler neler kısaca bütün hepsi kitapta.
Kitapla kalın
Yazar akıcı ve kolay, anlaşilır bir dil kullanmış. Ben dönem kitaplarını çok seviyorum ve bu da çok akıcı ve heyecanlıydi. Ada'nın sonuna çok üzüldüm. Etkileyici ve hüzünlü bir hliayeydi.