Mary J. Gander sözleri ve alıntılarını, Mary J. Gander kitap alıntılarını, Mary J. Gander en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Beş yaşında, sürekli sorular soruyordunuz ve neyin doğru neyin yanlış olduğu, ne zaman iyi ne zaman kötü davrandığınız konusunda gelişen bir anlayışa sahiptiniz.
Piaget'ye göre duyu-hareket şemaları, düşünme ve problem çözme gibi daha sonraki zihinsel süreçlerin temelidir. Piagel bebekliği duyu-hareket dönemi olarak (doğumdan yaklaşık iki yaşına kadar) niteler. Bir duyu-hareket şeması, bebeğin çevresiyle etkileşime girmek için kullandığı örgütlü bir eylemdir ya da eylemler sıralamasıdır. Duyu- hareket zekâsı yaygın anlamdaki irdeleyici zekâ ya da düşünsel zekâ değildir. Bebekler daha çok çevrelerindeki nesneleri "bildiklerini" onlar üzerinde uyum sağlayıcı ve tekrarlanabilir duyu-hareket şemalarıyla eylemde bulunarak gösterirler; bu şemalar özümleme ve uyma'nın tamamlayıcı süreçleriyle gelişir ve eşgüdümlü hale gelirler.
Önceleri, düşüncenin sesaltı (subvocal) konuşmanın bir biçimi olduğu ve düşünme sırasında gırtlaktaki hareketin saptanabileceği varsayımı ileri sürülmüştü. Ancak sonraki deneyler bütün düşüncelerin dile bağlı olmadığını gösterdi.
Ne yazık ki, ana baba olmaya iyi hazırlanmamış bireyler çoğu zaman erken yaşta çocuk yapmakta ve bilgilerini ya da becerilerini geliştirme olanaklarından yararlanamamaktadırlar.
İlişkiler
Okul öncesi çağdaki çocuklar somut ya da soyut pek çok ilişkiyi de anlamaya başlarlar. Somut türden ilişkiler duyular yoluyla algılanabilir; soyut olanların düşüncede tasarımlanmaları gerekir. Örneğin, her ikisi de küp, kırmızı ve aynı büyüklükte olan iki kırmızı blok birbiriyle ilişkilidir, ilişki somuttur, çünkü görülebilir ve hissedilebilir. Buna karşılık, bir oğlan çocukla halası arasındaki ilişki daha soyut ve kavramsaldır. Çocuklar genellikle önce somut ilişkileri kavrarlar. "Kardeşin kim? Erkek kardeşinin bir kız kardeşi mi, yoksa erkek kardeşi mi var? Babanın erkek kardeşi kimdir? Annenle teyzen arasındaki ilişki nedir?" gibi sorular genellikle okul öncesi çocuklardaki bir güçlüğü açığa çıkarırlar.
Neden-sonuç ilişkileri de zayıftır ve okul öncesi çocuklar için kavranması güçtür. Örneğin, eğer küçük çocuklardan "ışık söndü, çünkü..." cümlesini tamamlamaları istenirse, "çünkü biri düğmeyi çevirdi" demek yerine, "çünkü karanlık oldu" diye yanıt verebilirler. Düğmeyi çevirmenin ışığı yakıp söndürdüğünü belki anlayabilirler, ama nedeni ve sonucu tam olarak anlayamazlar.