Hem Fenomenoloji hem de Varoluşçuluk içinde önde gelen isimlerden biri olarak anılır. Bilinç ve ahlakla ilgili problemler üzerinde duran Merleau-Ponty, bilinçle dünya arasındaki ilişkiyi ele almıştır. Ona göre, algı alanımız, duyumlardan oluşmaz, fakat aralarındaki mekânlarla birlikte, şeylerden meydana gelir. Merleau-Ponty, "Varoluşçu fenomenoloji" olarak bilinen eğilimin yetkin bir temsilcisidir.
"Hem herkes yalnızdır, hem de hiç
kimse başkalarından vazgeçemez -sırf başkaları
kendisine yararlı olduğu için değil [o başka bir konul,
ancak o yolla mutlu olabildiği için .."
.
Teoloji, insan varoluşunun olumsallığını yalnızca onu gerekli bir varlıktan türetmek, yani onu ortadan kaldırmak için kabul eder.
Teoloji, felsefi meraktan yalnızca onu sona erdiren bir olumlamayı motive etmek amacıyla kullanır.
Öte yandan felsefe, bizi kendi varoluşumuzda ve dünyada sorunlu olana, asla bir çözüm aramaktan asla kurtulamayacağımız bir noktaya kadar uyandırır.
.
Felsefe ile ilgisi olanların mutlaka içinden en az birkaç tanesini mutlaka okuduğu bu liste Dilozof adındaki Pelin Dilara'ya ait bir videodan alınmıştır. Videoyu en sona ekleyeceğim. Takip etmenizi tavsiye ederim.
Kısa ama olağanüstü.
Kitap için ilk söyleyeceğim şey bu.
İnsanın, kendisini, özel ve sosyal çevresini, içinde bulunduğu toplumu ve buradan hareketle tüm dünyayı anlayış ve algılayış pratiği üstüne muazzam tespitler bütünü içeriyor. Kitabı okurken Berger'in Görme Biçimleri kitabını hatırladım. Keza bu kitapla çok iyi bir çapraz okuma gerçekleştirebilirmişiz. İnsanı ve oluşturulan (belli bir sınırda tutulan) algılama kapasitesi üzerine öyle güzel felsefi soruların peşine düşmüş ki Ponty, okurken kendinizi sorgulamamanız elde değil. Dolayısıyla muazzam bir pratik kitabı da...
Önce fenomenolojik bir yaklaşımla bilgiyi, bilmeyi ve bilme biçimlerini ele alarak oluşan algının öznel ve nesnel etkilerine değiniyor, sonrasında ise gözünü sonsuzluğa diken insanoğlunun yarattığı dogmatik kavramlardan, her şeyin kendisi için olduğunu varsayarak kibriyle kendini doğadan sakınan insanın bu yanılsamalardan ayrıştırarak daha sade ve daha insani bir insanı ortaya koymakta. Bu yolla insanları algısal boyutta bir aldatmacanın içinde tutan dinamikleri ele almakta. Bunun dışında sanat gibi alanda da algının yansımalarını örneklerle açıklayarak insana dair pratiklerin, algıya ne denli açık olduklarını ortaya koymuş. Herkesin mutlaka okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Hayata karşı daha zengin bir bakış açısı sunacaktır. Keyifli okumalar.
Fransız filozof Merleau-Ponty'nin bir radio programındaki sohbetlerinden derlenmiş ve 7 bölümden oluşan felsefik bir eser. Algı ve uzam üzerinden evreni ve davranış psikolojisini irdeleyen bu kitap, insanların şeyler hakkındaki görüşlerini ele almaktadır. Beden ve ruh sorunsalını da unutmamak gerek. Bir felsefesever olarak oldukça beğendiğim bu sohbeti siz değerli okur arkadaşlarıma da tavsiye ederim.
,
sevgi içimizde
Şeylere yönelik algılarımız üzerine epey bir düşünmemi sağladı doğrusu. Oldukça aydınlatıcı bir sohbet üzerinden ilerliyor kitap. Hiç bu açıdan düşünmemiştim dedirtiyor. İşin aslı o kadar alman filozof okuduktan sonra fransız dili ve kültürünün etkisindeki bu ‘başka’ bir kafa yapısının ürünleri beni şaşırttı. Dillerin düşünce üzerine nasıl etki ettiğine bir kere daha şahit oluyoruz. Fransız kafası gerçekten farklı. Algının felsefesiyle tanışmak ve etrafındaki gündelik nesnelere olan bakışını tanrısal olandan daha özsel bir yola taşıma çabasına küçük bir adım için gayet hoş bir yazın olmuş.