Max Kemmerich sözleri ve alıntılarını, Max Kemmerich kitap alıntılarını, Max Kemmerich en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Orta zamanda bazı diri diri yakmak cezaları, bir lütuf olarak kaynar su, şarap veya zeytinyağına atmak cezasına tebdil edilirdi.
1466'da Frankfurt'ta yakılmaya mahkûm edilen bir adam, hasta olduğu için, merhameten suda boğularak öldürülmüştür.
"Almanya'da dahili harpler esnasında ve 1078 tarihinde Rudolf von Rheinfelden'in askerleri Kral IV.Heinrich'i Neckor Nehri kenarında mağlup edince Rudolf aldığı esirleri, hafif bir ceza ile kurtulsunlar diye, sadece hadım edip bırakmıştır."
"1780 senesine kadar Paris sokaklarının ortasından pis bir su cereyan eder ve sokağı ikiye ayırırdı. Evlerde kullanılan suların akıntısı olan bu dereciklerin üzerinden orta yere konulan taşlara basarak atlanırdı."
"Goslar şehrinde 1051'de toplanan piskoposlar meclisi birçok kimseleri tavuk kesmekten ve yemekten kaçındıkları ve yalnız nebatî (bitkisel) gıdalarla yaşadıkları için dinsiz addederek yaktırmıştır."
Kadim Yunanlılar din işlerinde, tamamen olmasa bile, muhakkak ki çok müsamahakâr idiler. Sokrat vakası gibi şeyler nadiren vaki olurdu. Hâlbuki Yunan medeniyetinin vârisi olduğunu söyleyen Avrupa'da on beş asır din uğruna odun yığınları yakılmıştır.
"...Beziers şehri sakinlerinden hangisinin dinsiz, hangisinin dinine sadık olduğu bilinmediği için Papa'nın vekili Hristiyanlığın esasındaki mülayimliğe uygun olan şu sözleri söyledi: Hepsini öldürünüz. Allah kendisini sevenleri orada ayırabilir. Hakikaten bütün şehir halkı din uğruna doğrandı. Bunlar erkek, kadın, çocuk olmak üzere yirmi bin kişiydiler. Halkın kaçıp sığınmış olduğu Mari Madlen Kilisesi'nde yedi bin kişi öldürüldü. Aynı günde Karkasson'da dört yüz dinsiz yakıldı ve elli tanesi asıldı. Ve bu zaferden sonra Papa'nın vekili, Papa'ya şunları yazdı: Allah'ın intikamı dinsizlerden parlak bir şekilde alındı."
"Orta zamanın ilk devirlerinde kendilerini Allah'ın emrine vermiş olanlar yıkanmayı bir zevk addettikleri için yıkanmazlardı. Azizlerden Elizabeth ömründe hiç yıkanmadığı için etrafına öyle bir koku neşretmeye başlamıştı ki civarda bulunanlar nihayet tahammül edemeyerek onu banyo etmeye ikna ettiler. Mamafih bundan bir şey çıkmadı. Çünkü mukaddes kadın suya temas eder etmez dışarı fırladı ve işlediği günahtan dolayı tövbeye başladı."
Vitruvius'un yazdığı tarihin onuncu kitabının dokuzuncu faslında anlatıldığına göre eski Roma'da taksili arabalar kullanılırdı. Bu arabaların dingillerine ilave edilen bir nevi tertibat vardı. Arabanın altına sabitlenmiş bronz bir kabın içine yola çıkıldıktan sonra her milde bir kere bir taş düşer ve ses çıkarırdı. Kaç taş düştüğü sayılırsa kaç mil mesafe kat edildiği de meydana çıkardı.
Roma muharrirlerinden Julius Capitolinus yazdığı bir biyografide "hayvansız giden arabalardan" bahsetmektedir. Bunların tekerlekleri hususi bir tertibat ve çok akıllıca düşünülmüş birtakım aletler sayesinde arabanın içinden çevrilmekte imiş. Arabacı yerini güneşten koruyan siperler varmış.
Bu araba herhalde bugünkü otomobillerin büyük babası olacak.
Wedel ismindeki müverrih kitabında; Türklerin vicdan hürriyetine hürmetleri hakkında şunları söylemekten kendini alamamaktadır: "Türkler kendi dinlerine sadık ve bu din üzerinde münakaşa etmeyecek kadar imanlı iseler de hiçbir zaman başka dinde olanları zorla ihtida ettirmeye kalkmazlar, din düşmanlarını takip ve onlara zulüm etmezler, bilakis herkesi kendi vicdanının istediği şeyi yapmakta ve istediği dine salik olmakta serbest bırakırlar. Bunun için birçok kimseler Türklerin hakimiyeti altına girmeye koşuyorlar ve bu yüzden onların devleti büyüyor. Çünkü vicdan bağları ve imanları o kadar kuvvetlidir ki insanlar bunların yüzünden mallarını ve mülklerini, çoluk çocuklarını ve çok kere canlarını verirler. Ve fikir hürriyeti olmadığı takdirde vatanlarını ve dostlarını terk ederek bu hürriyetin mevcut olduğu yerlere giderler."
“Kristof Kolombus dünyanın yuvarlaklığı esasına dayanan keşif seyahatine çıkınca kilise kendisini zındık ilan etti ve Salamanko’da toplanan ruhani meclis Koşombus’un arkasından lanet yolladı.”