Bir güz mevsiminde...
Çizgiler bir araya gelip onu resmediyor, ilk sayfalarda sadece sükût var. Divit, o gazel havasına dalıp sükût ediyor. Friedrich'in bu Dünya'ya gelişinden gençlik yıllarına kadar ki zamana kadar, sadece resimler konuşuyor. Tamam sayın okur, alegori dolu cümleleri yavaşça yere bırakıyorum; ilk sayfalarda sadece görsel anlatım var.
Sonrasında divit sahneye çıkıyor ve diyalogları yazmaya başlıyor. Friedrich, tam bir beyefendi lakin biraz vakur, biraz aykırı cümleler kuruyor, annesi de bu tavırlarına şaşırıyor. Sonrasında gençlik yılları; düellolar, felsefe kulübü kurma çabaları... O diyaloglara da hayran kalmamak küstahlık olurdu.
Resimli romanın çizimleri, incelemenin ilk satırlarında yazdığım gibi gazel renkleri ve tonlarıyla betimlenmiş, okurken güz mevsiminin huzurunu her sayfada yansıtıyor. Her pasajda ayağı yere basan cümleler kuruyor. Frederich, gerçeği mutlak doğruyla bulmaya çalışıyor.
Bu olguyu kendi cümlelerinden okuyun:
"Mutluluk Schopenhauern umrunda değil, onu gerçekliğe feda ediyor... İşte,
Onun gizemi bu." s. 21
Yirmi dört yaşında profesör olmuş bir filozofun hikâyesidir bu. Mutluluk ve aşkın halüsinasyon olduğundan, aşkın sadece bedenimizin bir oyunu olduğundan bahsediyor, ünlü filozof.
İnsan duygularını sezmede kullandığı alegorik metafor ise muazzam:
"Ben bir duygu sismografıyım." s. 51
Son olarak tek cümleyle bu kitabı anlat derseniz; cevap olarak, “Bu eserle felsefe üstadının biyografisine, çizgi sinema ile konuk oluyorsunuz,” diye söyleyebilirim.
Keyifli okumalar.
Kitap, ünlü düşünürün hayatının ve düşüncelerinin şekillenmesini sağlayan olaylar hakkında...
Kullanılan renkler , anlatılan her bir olaya ,hissedilen duygulara uygun; çizgilerin her biri sanat eseri gibi...
Nietzsche'nin yaşamı hakkında bilgi edinmek için iyi bir kitap...Merak uyandırıyor, düşünürün kitaplarını ve hayat hikayesini daha da derinden inceleme isteği doğuruyor.
Ünlü ressam Paul Gauguin'nin Tahitideki günlerine misafir oluyoruz bu grafik romanda. Dürüst olmak gerekirse ki dürüst olmak bir gereklilik değil mecburiyettir, çünkü çeşit çeşit yalan dolan ve fırıldaklarla kurulan iletişimde bunu dedi ama aslında bunu demek istedi şekline gelen iletişimler insanı çok yorar, bizi zaten hayat almış yerden