Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mehmed Zihni Efendi

Mehmed Zihni EfendiNimeti İslam Büyük İslam İlmihali yazarı
Yazar
Çevirmen
9.8/10
17 Kişi
36
Okunma
25
Beğeni
1.608
Görüntülenme

Mehmed Zihni Efendi Sözleri ve Alıntıları

Mehmed Zihni Efendi sözleri ve alıntılarını, Mehmed Zihni Efendi kitap alıntılarını, Mehmed Zihni Efendi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
وعن أبي مَالِكٍ الْحَارِثِ بْنِ عَاصِم الأشْعريِّ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ قَالَ : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « الطُّهُورُ شَطْرُ الإِيمَان ، وَالْحَمْدُ للَّه تَمْلأَ الْميزانَ وسُبْحَانَ الله والحَمْدُ للَّه تَمْلآنِ أَوْ تَمْلأ مَا بَيْنَ السَّموَات وَالأَرْضِ وَالصَّلاَةِ نورٌ ، والصَّدَقَةُ بُرْهَانٌ ، وَالصَّبْرُ ضِيَاءٌ ، والْقُرْآنُ حُجَّةٌ لَكَ أَوْ عَلَيْكَ . كُلُّ النَّاسِ يَغْدُوا، فَبَائِعٌ نَفْسَهُ فمُعْتِقُها ، أَوْ مُوبِقُهَا» رواه مسلم . Ebû Mâlik Hâris İbni Âsım el-Eş’arî radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Temizlik imanın yarısıdır. Elhamdülillah duası mizânı, sübhânellah ve elhamdülillah sözleri ise yer ile gökler arasını sevap ile doldurur. Namaz nurdur; sadaka burhandır; sabır ziyâdır. Kur’an senin ya lehinde ya da aleyhinde delildir. Herkes sabahtan (pazara çıkar)  nefsini satar; kimi onu âzâd  kimi de helâk eder.”
Sayfa 25 - Müslim,Tahâret 1. Ayrıca bk.Tirmizî, Daavât 86Kitabı okudu
Rabbâni kaza, kulun, ya itaatli ve sevap kazanan olmak yahut aykırı hareket eden ve cezaya uğrayan bulunmak üzere bu iki halden birine mübtelâ olmasını gerektirmiştir.
Reklam
Sahâbe-i kiram, Muhâcirin ve Ensâr isimleri ile başlıca iki kısım olup Muhâcirin, Mekke'nin fethinden evvel hicret eden Mekke halkıdır. Ensâr, Muhâcirin'e yardım eden ve dine kuvvet veren Medine halkıdır. Hepsinin üstünü şeyheyn-i muazzameyn (iki büyük ihtiyar), yâni Hazret-i Ebu Bekr-i Sıddik ve Hazret-i Ömerü'l-Fâruk, sonra da hateneyn-i mükerremeyn (iki şerefli damat), yâni Hazret-i Osman-ı Zinnureyn ve Hazret-i Aliyyü' l -Murtazâ'dır. Bu değerli zâtlara Hulefâ-i Raşidin ve Cihar Yâr-ı Güzin denir. Aşağıda sayılan altı zât ile beraber hepsine Aşere-i Mübeşşere (cennetle müjdelenen on kişi) denilir ki, hep birden cennet ile müjdelenmişler demektir: Hazret-i Talha, Hazret-i Zübeyr, Hazret-i Abdurrahman bin Avf, Hazret-i Ebü Ubeyde, Hazret-i Sa'd bin Ebi Vakkas, Hazret-i Said ibni Zeyd. Allah hepsinden razı olsun.
Dinin ölçüsü nakildir
. İmâm-ı Azam Ebû Hanife der ki: "Eğer ben kendi düşünce ve aklıma göre hükmetseydim, idrar üzerine guslü gerekli kılar, meni üzerine de abdesti yeterli görürdüm. Çünkü idrar ittifakla necistir. Fakat meninin necasetinde ihtilaf edilmiştir. Keza kadın kısmı erkeğe nazaran zaiftir. Mirasta erkeğe kadın hissesinin yarısını verirdim." (Tahtavi)
Hazreti Ömer medine deki “Açlık yılında“ günlerce kendini ihmal ettiğim; açlıktan guruldayan midesine, “Ne kadar ses çıkarsan çıkar, bu Ümmet Doymadan sen de doymayacaksın!“
Kadının izzeti iffetindendir. İffeti de göreceği tecavüzden(hücumlardan, namusa el uzatmalardan) uzaklık nisbetindedir. Bu uzaklıkta da saklanmaktan daha doğru yol yoktur. Saklanma ve örtünmenin nevi ikidir: Biri ev içinde saklanmaktır ki, kadın kısmının ev içinde kocasından ve mahremlerinden başkasına karışıp görüşmemesi ve görünmemesidir. Diğeri ev dışında saklanmadır ki, kimseye görünmemek üzere yüzünü ve baştan ayağa kadar bütün endamını ve hatta elbisesini setir ve ihfâ (örtüp gizleme) üzere olmaktır. Bunun zıddına tekeşşüf (açılma) ve evvelkinin zıddına tebezzül (bayağılaşma) tabir olunur. Kadınlar, tekeşşüf ve tebezzülden ve erkeklerin iştahlı gözlerine dar örtülerle endamını arzetmekten men edilmişlerdir. Yüzlerini, ellerini ve hatta ayaklarını namazda açık bulundurabilirler. Fakat zaruret olmadıkça mahrem olmayana bunları da gösteremezler. Sokakta yüz açmak, elbisenin kolunu veya eteğini örtüden çıkarmak şeriatın emrine aykırıdır. Saklanmak Kur'anın emridir, onu önemsememenin vebali büyüktür. «Yüz namahrem değildir» sözü, namaz hakkından başkasında galattır.
Sayfa 986 - Sağlam Kitabevi
Reklam
Kadın kendi meskeninde kocasının ebevyni ile beraber bulunmak istemeyebildiği gibi koca dahi karısını ebeveyni ile beraber bulundurmayabilir. Ancak haftadan haftaya onların -gece yatmamak üzere- gelmelerini ve onlar gelemedikleri takdirde her hafta ebeveyninin ziyaretinden karısını men edemez. Ebeveyninden başka olan yakınlarını ziyarete kadının seneden seneye hakkı olur. Yabancıları ziyaretten, hatır sormaya, düğünlere ve derneklere gitmekten koca karısını men etmeye haklıdır.
Sayfa 993 - Sağlam Kitabevi
Haram'ın hükmü: Terkine sevab, işlenmesine ıkâb (azâp) terettüp etmek ve onu helâl ve mubâh sayanlar (kabul edenler), Allâh korusun küfre girerler. İçki içmek, kumar oynamak, ana-babaya âsi olmak gibi. Kerâhetin taalluk ettiği şey (Mekrüh) dur. Mekrüh'un hükmü: Amelen haramın hükmü gibidir ki, terkine sevâb terettüp etmek, işlenmesine azâb korkusu olmaktır. İtikâden harâm gibi değildir; bu bakımdan helâl görenine küfür terettüp etmez; midye, istiridye ve istakoz gibi balık cinsinden olmayan deniz hayvanlarını yemek, Cuma vaktinde alış-verişte bulunmak, abdestte ve gusülde suyu israf etmek gibi...
‘Ateş koruna basmak, kabre basmaktan ve kor üzerinde oturmak kabir üzerinde oturmaktan hayırlıdır’ Hadis-i Şerif
Reklam
«Fe's-sâlihâtü kanitâtün...» kavl-i kerimince kadının salih olanı kanitesidir ki, kocasına itaatli olanı, âsi ve hain olmayarudır. Kitabın başlangıcında geçen «Dünya hep metâdır (faydalanacak şeylerden ibarettir) ve faydalanacak şeylerin en hayırlısı salih bir kadındır,» hadis-i şerifinde salih kadın: «Kocası ona baktığı zaman sürûr (sevinç) duyar, emrettiği zaman ona itaat eder ve kendisinden uzakta olduğu zaman onu kendi nefsinde ve mahnda korur,» diye tef-sir buyrulmuştur. Diğer bir hadiste de: «Üç şey kişinin bahtiyarlığındandır: Salih kadın, salih mesken ve salih mesken. Üç şey de kişinin bedbahtlığındandır: Kötü kadın, kötü mesken ve kötü binek,» buyrulmuştur.
Sayfa 998 - Sağlam Kitabevi
Emirler; kat'i olan ve olmayan olmak üzere ikiye ayrıldığı gibi, nehiyle (yasaklar) da; kat'i olup olmamak itibariyle ikiye ayrılır. Kat'ilik de, delâleten ve sübüten olmak üzere ikidir. (Esâsen, şer'i hükümlerin delili dörttür: 1.Delâlet ve sübutu kat'i olup, hiç bir yönüyle te'vile ihtimâli olmayan Kur'ân âyetleri ve mütevatir sarih Hadis-i Şerif'ler gibi. 2.Sübutu kat'i, delâleti zannidir. Te'vile ihtimali bulunan Âyet ve Hadis-i Şerif'ler gibi. 3.Sübütu zanni ve delâleti kat'idir ki, ifadesi açık olan ahbarı ahâd gibi. 4.Sübütu ve delâleti zanni olandır ki, manâsı ihtimalli bulunan ahbâr-ı âhâd gibi. Bunların birincisi kat'i olmakla, bununla farz ve haram sabit olur. İkinci ve üçüncüsü zannı ifade edici olmakla vâcib ve kerahet sâbit olur. Dördüncüyle Sünnet, müstehap ve tenzihen kerahet sâbit olur.)
Zihni Efendi’nin Ahlâkı
Zaten Suyûtî ve Abdülvahhâb Şa’rânî’nin belirttiğine göre, şeriatın hakikat ve hikmetleri ancak tasavvuf ilmiyle tam anlaşılabilir. Tasavvuf ilminin ihlâs ve tahkik ruhuna sahip olmadan hakikatle hurafeyi, doğruyla yanlışı birbirinden ayırmak hayli güçtür. Durum bu olunca bir takım yanlışları doğru kabul etme tehlikesi baş gösterir. İşte Zihni Efendi’nin ilmî ufuklarının bu tasavvuf sahillerine kadar ulaştığına eserleri şahittir.
《Allah'a O'nu görüyormuş gibi ibadet edin; her ne kadar siz O'nu görmeseniz de muhakkak O sizi görmektedir.》 (Hadîs-i Şerîf)
Kulun kabirde ilk mes'ul olacağı şey taharettir ve kabir azabının hepsi taharet keyfiyetine itinasızlıktan,necasetten ve hususiyle idrardan sakınmamaktandır.
84 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.